9.Bölüm : Kalbinin sesine güven o seni asla yanıltmaz

3.4K 289 113
                                    

Sizi güldüren ya da ağlatan bir mektup alırsınız, bunun nedeni olan postacı değildir.

C.Morgenstern


•●·٠•●●•٠·˙


Mektubum istesem de istemesem de sahibine ulaşmıştı. Neden bilmiyorum ama bulunduğum yerden Selim Bey'e doğru bakarken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Bir yanım sözlerimle onun yüzünü aydınlatabildiğim için mutluyken diğer yanımda gizliliğimi koruyamadığım için küçük bir kız çocuğu gibi korkup sığınacağı bir yer aramak istiyor gibiydi.


Bu mektubu ona gönderen kişinin izini sürmek isteyecek ve o kişinin burnunun dibinde duran asistanı olduğunu da hemen anlayacak. Bana bunu neden yaptın demez mi? Ne diyeceğim peki? İçeriği ne olursa olsun bir insan ne diye yeni tanıdığı patronuna mektup yazar ki? Aman Allah'ım! Onun yüzüne nasıl bakacağım bilmiyorum. Bu kadar büyük bir dikkatsizlik yaptığım için kendime o kadar çok kızıyorum ki.


Selim Bey elinde mektubumla oturduğu yerden kalkarken beni bu halde fark etmesin diye hızla gözyaşlarımı silip geri çekildim. O sırada masama çarpınca da çıkan gürültüden o da sesi duymuştur diye paniğe kapılıp hızla odamdan çıktım çünkü şu an Selim Bey ile karşı karşıya gelmeye hiç hazır değilim. Rana Hanım'a yüzümü göstermemeye çalışarak hemen döneceğimi söyledikten sonra hızla merdivenlerden yukarıya doğru çıktım. Biraz hava almam ve kendimi toparlamam gerekiyor çünkü.


Bu binada kocaman bir teras var ama çalışanlar orayı daha çok kapalı alanda sigara içemedikleri için bir kaçış noktası yapmışlar. O kokuya tahammül edemediğim için oraya pek de iştirak ettiğim söylenemez. Aslında bu muhteşem manzaralı teras çok daha iyi bir şekilde değerlendirilebilir ama belli ki kimse olan düzene müdahale etmek istememiş.


Kapıyı açıp terasa çıktığımda ileride sadece birkaç kişi vardı ama onlar da kendi hallerinde birbirleriyle konuşuyorlardı. Beni fark etmediler bile. Temiz havayı içime çekmek için derin derin nefesler alarak kuytu bir köşeye geçtim. Kendimi beyazları uzun yıkmaya atmış ama içine yanlışlıkla renkli bir tişört karıştırdığı için her şeyi pembeye boyamış biri gibi hissediyorum. Her şeyi berbat ettim yani.


İçimden ağlamak geliyor ve bunu baskılayamıyor olmak bu isteğimi daha da çok arttırıyor. Sanırım günlerdir kendimi o kadar çok sıkmışım ki acısı şimdi çıkıyor. Bir kıvılcım bekliyormuşum demek ki. Keşke bu duygusal dışavurum işimin başındayken olmasaydı.


Bir süre orada sessizce durup kendi kendimi aslında o kadar da kötü bir durumda olmadığım konusunda avutmaya çalıştım ama işe yaradı mı dersen eğer yaradığını sanmıyorum çünkü hâlâ iyi hissetmiyorum. Hatta şu an beni kimsenin göremeyeceği bir yere gitmek istiyorum galiba. Dirseklerimi alçak duvara yaslayıp tek bir noktaya bakarken aniden terasın demir kapısı açıldı. O an dikkatim tamamen kimin geldiğindeydi ama kimdir diye dönüp bakamadım. Sadece zihnimin içinde ismen dile getirmesem de geleni hissettim sanki. Belki de bu yüzden dikkat kesildim.


İster istemez ayak seslerine de odaklandım çünkü bana doğru yaklaşıyor gibiydi. Bakışlarımı az önce baktığım noktadan çekmeden dururken hislerim beni yanıltmadı ve Selim Bey'in "Kötü bir gün sanırım" demesiyle kollarını aynı benim gibi alçak duvara yaslaması bir oldu. Şu an eve ya da buradan başka herhangi bir yere ışınlanmak istiyorum dersem bana inanır mısın?

Son Mektup (Dizi Tadında)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin