Daha hızlı y.b. yazmaya çalışıyorum o yüzden farkında olmadan kısa oluyor ama genel olarak 400 kelimenin altında bölüm yok :c o yüzden beni mesajlarla taciz itmiyin pls ;-; kdkfksf birde 150 okuyucu ve 25 voteyi geçmeden y.b. vermiyodum ama bu bölüm istisna oldu size *-* o zaman ne diyelim?
İyi okumalar~♡
"Hey..." Shizuo yaklaşıp sevgilisinin kulağına üfledi ve "Uyan." Diyip ensesinden öpüp gülümseyerek baktı.
"Çok yorgunum..." İzaya doğrulup belini ovdu. "Cidden kendini dizginlemelisin..."
Shizuo yaramazca bir sırıtışla kendisini geriye doğru kucağına bıraktı. "Bence gayet iyi dizginliyorum."
"Ha yani daha kötüsü de var?"
Dün akşam üzeri İzaya, söylediği 'Bana zarar verebilecek tek şey sensin. O yüzden koruyamazsın...' sözünden dolayı shizuo'nun azizliğine maruz kalmıştı ve şu an kötürüm gibi hissediyordu.
Shizuo yüz üstü döndü ve elini yanağına koydu. "Daha fazlası var. Hatta tahmin edemeyeceğin kadar."
İzaya yutkundu. "Ne zaman ahtapota dönüşüp kalça kemiğim yok olursa yada vampirimsi birşeye dönüşüp hızlı yenileme yapabilirsem söz bizzat deneyimleyeceğim." Dediğinde sevgilisi kıkırdadı.
Akşam üstü olduğuna göre -ki şu an sabahın beşi- sekiz saat kadar mı sürmüş... oha... diye düşünüyordu İzaya bir yandan. Sürekli böyle saçma sebeplerden yapacaklarım aksıyor...Aklında yapacaklarını toparladıktan sonra gerindi, üzerine shizuo'nun tişörtlerinden birini geçirip dizlerinin üzerinde yatağa çıktı ve Shizuo'ya yaklaştı. Sarışın başının arkasından nazikce tutup kendisine çekti ve uzun, zarif bir motivasyon öpücüğünün ardından, yataktan kalkıp çevreye saçılan kıyafetleri toplayıp ve sepete attı. Pencereyi açıp odayı havalandırırken de kahvaltı hazırlamak için aşağı indi.
Keşke dün akşam kendimi tutsaydım... o zaman şimdi üzerinde benim tişörtüm varken... Shizuo tuhaf fantaziler kurgularken sehbanın üzerinde titremete başlayan telefona çevirdi gözünü. Bu izaya'nındı ve Namie denen kadın onu arıyordu.
Telefonu alıp aşağı götürecekti ki daha kapıdan çıkınca kapanmıştı. Lanet okuyup aşağıya indi.
Mutfakta mırıldanarak kahvaltı hazırlayan sevgilisine yaklaşıp telefonu uzattı. "Namie aradı." Dedi.
"Ah, duymamıştım."
"Titreşimdeymiş zaten." İzaya telefonu alıp namie'yi aradı.
"Alo? Orihara-san?"
"Neden aradın beni bu saatte?"
Sesi kısılmış... diye düşündü Shizuo. Hemde baya baya kısılmış... O sırada telefondan duyduğu şeyle taş kesildi
"Tuhaf bir adam seni sordu. Biraz araştırdım ama nüfus kayıtlarında gözükmüyor... ismi yok, kaydı yok, kimse tarafından da tanınmıyor. Dikkatli olmalısın."
İzaya yutkundu. "Tipi nasıldı peki?"
"Siyah saçlı, kızıl gözlü. Başta cosplayer gibi gelmişti ama gözlerinin doğal olduğuna eminim.. birde montunun başlığı kapalıydı ve şeytan boynuzu gibi bir çıkıntı gözüküyordu. Ayrıntılı inceleyemedim..."
Namie gözlem yeteneği iyi olan kişilerdendi. İzaya'nın yanında yardımcı olmasının sebebi de buydu.
"T-Tamam... Teşekkürler." Diyip kapadı İzaya. Eliyle yüzünü ovdu biraz. Yaşadıkları yüzünden biraz korkutucu bir durumdaydı. Yanındaki shizuo'ya baktı. Kaşlarını çatmış, sarı gözleri endişe ve öfkeyle kaynıyordu... Ellerini yumruk yapmıştı. Sevgilisi yumruk halindeki elini tuttu. "Sinirlenmeni gerektirecek birşey yok. Muhbirim ben. Her zaman karşılaştığım bir durum bu." Dedi tebessümle.
"Teselli esilmesi gereken ben değilim İzaya." Dedi sarışın gözlerini ona çevirerek. Elini elinin üzerine koydu zarif desiyle fısıldadı:
"Titrediğini hissedebiliyorum.. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHIZAYA
RandomShizuo ve İzaya karakterinin shiplendiği durarara fanfic hikâyedir iyi okumalar. -Not: Argo kelime ve küfür içerir.- İkinci kitap: SHIZAYA II - The Story Of After Death