SHIZAYA

Bölüm - 26 ● Maryam Mihaf Agustin

Öncelikle ilk bölümlere bile yorumlar, voteler yağıyor. Herbirinize sarılıp öpesim geldi ya ಥﭛಥ hşç beklemezdim duygulandırdınız beni. Bende bu bölümü gaza gelip yazıyorum.

Birde Önceki bölümde (S) yazıp bölüme smut koymadım slkdfjsldkfh Aslında smut yazacaktım ama baktım olaylar çoook uzun ve işlemem gerek, bende dedim neyse bir sonraki bölüme falan. Ama bölüm adını unutmuşum... 

MalMalMalKendimi tebrik ediyorum ve 3 malla uğurluyorum... (≖ᴗ≖) Size iyi okumalar...

[Multimedya Nerrissa'nın insan tipi]

 İzaya, gözlerini yavaşça aralayıp doğruldu. Kalçasında hafif bir sızı hissediyordu ve tabii bedenindeki morlukların acısını.. Yanındaki adama bakıp gülümsedi. Üzerine uzanıp sarı açlarını geriye attı. "Shht? Uyan." 

"Mmh?" Sevgilisi gözlerini araladı ve göğdesindeki sevimli yaratığa baktı. "İzaya."
"Efendim? "
"Yok yani.. şey" Shizuo doğrulup gülümsedi. "Sabahki ilk sözüm 'İzaya' olsun diye demiştim. Duyacağını düşünmedim." Siyah saçlı genç başını kendisine gömerken farkında olmadan  kızarmıştı.  Bir eliyle kendi yüzünü kapatıp bir eliyle onun saçını severken içinden, Tanrım ben ne diyorum.. diye mırıldandı. Ne ara bu kadar nazikleştim? Hani daha geçen sene ortalığın anasını severken bu gün burada bir erkeğe farkında olmadan iltifat ederek domatese dönüyorum.. Hayır yani baş düşmanım saymamış olsaydım bir ara neyse de.. 

İzaya toparlanıp üzerini giyindi. Ardından hafif pembe yüzüyle sevgilisine döndü. "Güneş yeni çıkmış. Bu gün kahvaltıya zamanım var." diyerek aşağıya indi. Mutfağa indiğinde başını önce camdan çıkardı. Fakat pembeliğin gitmediğini anlayıp buz dolabına yöneldiğinde, içinden kendisine sövüyordu. Ah! Cidden neden böyle oldum ben? En son pes edip dolaptan aldığı kahvaltılıklar ile tezgaha döndü. Yüzündeki şapşal ifadenin farkında değildi tabii. Bir süre şarkı mırıldanıp gülümseyerek bir şeyler hazırlamaya çalışırken   çalan telefonunu çok geç fark etmişti. Alıp kim olduğuna bile bakmadan açtı. "Alo?"

"İzaya?" Arayan Alex'den başkası değildi. "Efendim?" dedi neşeyle. 
"Senden bir şey rica edebilir miyim? Yalnızca iki günlük." İzaya'nın onaylar gibi çıkardığı sesten sonra konuşmasına devam etti. "Benim bayan bir arkadaşıma kalacak bir yer arıyorum. Fakat kendisi biraz takıntılı olduğu için bir otelde kalamıyor. Malum benim evde de Calwin'in eşyalarının taşınma senfonisi sona ermedi.  -Onun da ne eşyası varmış-" Kendisi konuşmaya devam ederken yanında kendisine merakla bakan Calwin ve Nerrissa'ya göz attı. Kendi kurdukları bir plandı bu. Nerrissa'yı misafir olarak oğlunun ağırlamasını sağlayacaklardı. 

"Sorun değil. Misafirinin adını öğrenebilir miyim?" Alex, Nerrissa'ya çalışmadıkları yerden sorunca panik ifadesiyle baktı.  Sarışın kadın kaşlarını kaldırarak fısıldama-böğürme arası bir sesle "Maryam  Mihaf Agustin" dedi.

"Maryam Mihaf Agustin." Alex panikle ismi söylediğinde aklına gelmişti Nerrissa'nın. Bir ara insanken ismi böyleydi. Gülümseyip dinlemeye devam etti. "Bu gün istediğiniz saatte gelin o zaman. Ben ya da Shizuo buralarda oluruz mutlaka."

"Tamam. Teşekkürler." Alex telefonu kapattığında üçü de derince soluklandılar. Sabaha kadar barda sohbet etmişlerdi. Tabi bardaki herkes neden Gay Barda kadın olduğunu sorgularken  onlar takmamışlardı bile. Nerrissa gülümsedi. "Sağ ol Edwin. Ben şimdi alışveriş yapıp valizim varmış gibi davranmaya hazırlanacağım. öğlen buluşuruz." diyip koşar adım uzaklaşmıştı.  

Genç adamlar bakıştılar biraz boş boş. "Ne apsak ki imdi?" Dedi Calwin boş bardakla oynarken. "Err... Buldum. Mortal Kombat oynamaya gidelim bence." Alex ayağa kalkıp hafif kırışan takım elbisesini düzeltti.  Barmene parayı uzatıp yanındaki adama baktı. "Olur. Bana uyar."