Bölüm 8 - "burada kal"

2.4K 141 35
                                    

İzaya gözlerini yavaşca açtı. Gri tavan, simsiyah duvarlar gördüğünde kendi odasında olduğunu anlaması çok uzun sürmemişti. Başını sola çevirip boşluğa baktı. Sarı bir saç teli görünce gözleri sonuna kadar açıldı.

Siyah battaniyeyi kenara itti ve hafif çatlak kemiklerini umursamadan doğruldu.

Üzerinde siyah bir tişört, altında da gri bir şort vardı. Birisi onun üzerini değiştirmişti. Amaçsızca yüzüne yerleşen bit tebessüm oldu. Ayağa kalkıp odadan çıkar çıkmaz evi hoş bir patates kokusu sarmıştı. Aşağıdan mırıltılar yükseliyordu.

Merdivenlerden indiğinde mutfakta yemek yapan shizuo'ya görünce büyüyen tebessümü yanaklarının ağrımasına sebep oluyordu.

Shizuo arkasını döndü ve gülümsedi. "Günaydın."

İzaya uzun süredir duymadığı bu kelime, içine bir sıcaklık doldurmuştu. Hoşnut bir sesle "Günaydın. " diyerek yanına gitti.

Shizuo kahvaltıyı hazırlarken izaya da onu dikkatle izliyordu. Barmen kıyafetinin siyah ceketini çıkarıp özenle asmış, beyaz gömleğinin ilk üç düğmesini açıp ağzında sigarasıyla yemek yapıyordu. O açılan üç düğmenin ardından gözüken belirgin ve kaba olmayan kaslar ağız sulandırıcıydı.
izaya kendine geldi. Ne yapıyorum ben ya? Adam sana iyilik etsin, sen git onu dikizle izaya. Aferin! Kendi kendine kavgası bitince Shizuo ya döndü.

"Dün burada mı kaldın?" dedi.

"Evet. İzinsiz oldu ama..." izaya başını hayır anlamında salladı.

"Sorun değil. Dün o kadar ilaç almıştım ki biraz ağlamamdan sonrasını hatırlamıyorum." Shizuo seslice yutkundu.

Bu iyiydi aslında. Salak gibi kendini kaptırıp öpmüştü onu.

"Üzerimi de değiştirmişsin. Teşekkürler." dedi izaya masadaki tuzlukla oynarken.

Ama bir kaç şey mantığına aykırıydı.

Birincisi, bir anda Shizuo bu kadar yakın davranmaya başlamıştı. Yani tabii ona bir can borcu vardı ama bu kadar ileri gidecek birşey yoktu?

İkincisi, dün cidden aldığı protein ve uyku hapları, ilaçlar, enerji içecekleri yüzünden kafası allak bullak olmuş ve son olanları kesik kesik hatırlıyordu. İşte burada kafasına takılanlar yine ikiye ayrılıyordu.

Bir: Ağlaması
İki: Öpücük

Tabi ki düşmanıyla öpüştüğünü unutacak kadar umursamaz değildi.

Ayrıca ağlamış olması en büyük açığıydı. Shizuo bundan faydalanmak istercesine kendisini öptüğünde iyice afallamıştı. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu.

Dalgın düşüncelerden iç çekerek arındı ve ayağa kalkıp banyoya gitti.

Aynada kendisine bakınca sağlam küfürler savurdu. Dün o kadar uzun süre öpüşmüşlerdi ki dudakları kızarmış, pembenin en koyu tonlarını takınmıştı.

***

Shizuo ellerini İzaya'nın yanaklarına koyup başını kaldırdı.
Aralarındaki gereksiz boşluğu kapattı ve dudaklarına sıcak bir armağan bıraktı. Bu armağan adeta "Sen yalnız değilsin. Ben buradayım. " diyordu...

İzaya bir süre şaşkınca hiçbirşey yapamamıştı. Sonra shizuo'nun yanaklarında duran elinin üzerine elini koydu ve minik minik karşılık vermeye başladı.

Sarışın eliyle belinden tutup kendine bastırdı. Ara sıra nefeslenmek için ayrılsalar da dakikalarca hatta daha fazla öpüştüler. En son shiyah saçlı çocuk başını shizuo'nun omzuna koydu ve uykuya daldı...

Sarışın onu sıkıca kucakladı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.
Merdivenleri yavaş adımlarla çıkmaya başladı. Her iki adımda bir İzaya'nın dudaklarına ufak öpücükler koyuyordu.
En son yatak odasında yatağa nazikçe bıraktı küçük bedeni. Kıyafetlerini gördüğünde bunlarla rahatsız olabileceğini düşünüp çıkartmaya karar verdi. Hemen yatağın kenarındaki siyah ufak puf koltuğun üzerindeki giysileri giydirip, yatağın kenarına oturdu.

İzaya'nın bedeninde birsürü yara ,morluk ve çürük izi vardı. Bunların çoğunu kendisi yaptığı için hemen sağındaki camdan atlamak istiyordu. Son kez yanağına bir öpücük koyup kalkacaktı ki gömleğinin kenarından tutan bir çift el onu durdurmuştu.
"Lütfen... Bugün burada kal..."

SHIZAYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin