İzaya, odanın kapağını hızla açtı ve içeri daldı. Yatakta yarı baygın yatan adama baktı. Kalbi acıyordu. Yanına yaklaştı.
"Tanrım.. Shizuo..."
Sarışın gözlerini aralayıp İzaya'ya ve onun simsiyah saçlarına baktı. Sevgilisinin eli titriyordu.
İzaya zoraki yutkunup "İyi misin?" Diye sordu. Sarışın tam ağzını açmıştı ki tokat yedi.
"Neden cevaplamamı beklemeden vurdun ki?!"
"Kötüyüm desen nasıl vurabilirdim sana?!"
"Neden vurasın ki!?!"
"Neden vurmayayım?! Beni öldürmeye geldiğini düşündüğün bir adam olursa, yalnızca ondan uzak durmalısın dememiş miydim?! Ricada bulunmadım mı? Ya sana çok daha ciddi bir şey yapsaydı, ben ne kadar mahvolurdum farkında mısın?! Gücünle her şeyi halledemezsin! Bazen gerçekten çok aptal oluyorsun!!"
İzaya sinirle dişlerini gıcırdatırken, sarışın tebessüm etti. Uzun süre sonra ilk defa kavga etmiş olmaları bile sempatik geliyordu kulağa. Shizuo geriye yaslandı ve gözlerini kapattı. "Eğer sırtımı özgürce kımıldatabiliyor olsam seni öpredim."
İzaya Sarışınına baktı. "Hala sinirliyim Shizuo."
"Biliyorum. O yüzden öperdim." Tek gözünü açıp ona baktı. "Ayrıca yaralarımın hızlı iyileşmesine sebep olan bir virüs taşıyormuşsun anlaşılan."
İzaya kaşları çatık olduğu halde tebessüm etti. "Neymiş o virüsün adı?" dedi Shizuo'nun karın hizasına çıkarken.
"Bilmem. Henüz isimlendiremedim." Sarışın gözlerini tekrar kapattı. "Belki bir kez daha öpersen bulabilirim?"
İzaya bir elini boynuna koydu naifçe. Yaklaşıp o vahşi nefesi tenine vuran dudaklara yanaştı ve tüm sevgisiyle bir öpücük bıraktı. Shizuo bir gözünü araladı. "I-ıh. Olmadı. Bir daha." İzaya'nın yüzüne bir huzur ifadesi konmuştu. Zaten birbirine kısmen değen dudakları tekrar birleştirdi. Bu seferki öpücük uzun sürmüştü diğerine kıyasla. Geri çekildiğinde Shizuo dudaklarını balık gibi yapmıştı. "Ne yapıyorsun?" dedi izaya ellerini yanaklarına koyarken.
Shizuo en karizma bakışlarını attı. "Şu elim kolum sargıda olmasaydı seni hamile bırakabilirdim."
------- (Bloody Moment Alert) -------
İzaya çakısını bilerken içeri Namie girmişti. "Orihara-san. Yakaladık." dedi.
"Harika. Gazlı iple bağlayın. Kımıldarsa yapacaklarını biliyorsun. Ancak sakın öldürme. Bilinci açık kalsın."
"Anlaşıldı." dedi Namie odadan çıkarken. İzaya ayağa kalkıp içerideki odaya gitti ve üzerindeki tişörtünü çıkartıp siyah bir gömlek geçirdi. önünü ilikleme ihtiyacı dumadan aceleyle çakısını aldı ve odanın ikinci kapısını açıp aşağı kata indi. Acele etmezse Namie adamı linç edebilirdi.
İndiğinde her yerinde eski kan lekeleri bulunan odada ağzı ve kolları bir sandalyeye başlanmış, turuncu saçlı mor gözlü bir adam görmüştü. "Ağzını bağlamak yerine sünger koyup şarap dökseydin?"
"Ses telleri yırtılırsa sorgulayamazdık."
"Kollarını kesmedik henüz. Hala yazabilir. Değil mi?" dedi İzaya adama gülümserken. Namie ona bir belge uzattı. İzaya'nın dövmeli kolu sızlamıştı. Belgeyi aldı ve okumaya başladı.
"Hitsu. 1951 doğumlu. 2000 ölümlü. Hmm~ demek ölü." Dedi tebessümle. "Pekala." dedi detaylara bakındıktan sonra. Belgeyi Namie'ye verdi. Sağındaki bıçak ve neşterlere baktı.
"Merhaba." dedi adama. Kenardaki en ince neşteri alıp Hitsu'yaklaştı ve tam burun sizasından derin bir yara bırakacak şekilde çizip, gözlerindeki bezi çözdü. Bezi tam atacakti ki burnuna gelen ağır kokuyla duraksadı. "Oo? Haşhaş?" dedi adama dönüp. Beze sinecek kadar çok kullanıyordu...
"Kötü bir alışkanlık." dedi bezi kenara attıktan sonra. Elindeki neşteri adamın koluna sapladı. "Konuşmayı düşünmezsen dahası gelecek, biliyorsun değil mi?"Adam zar zor mırıldandı. "As..la!"
İzaya'nın tepesi atmıştı. Doğrulup Namie'ye bakışlar attı. Genç kadın emri anlamış olacak ki, "Hangisi?" diye sordu.
"Sağ kol."
"Anlaşıldı." dedi eline doktor eldiveni geçirirken. İzaya bu seslerin arasında fazla durmaktan hoşlanmadığı için gene üst kata çıkmıştı. Bir yirmi dakika sonra Namie içeriden bir siyah poşetle çıktığında içeri girdi. Gelen ağır kan kokusundan kıstı gözlerini.Adam hala çığlıklar atıyordu. Sağ kolunun derisi yüzüldüğü için kaslar görünüyordu. Göğdesinde, yüzünde, bacaklarında kısaca her yerinde bıçak izleri vardı. Tahminen Namie ne zaman kımıldasa onu cezalandırmıştı.
"Eee?" dedi İzaya sırıtırken. "Diğer sinir uçlarını da kopartalım mı yoksa konuşacak mısın?"
"T-tekrar.. öl-ölmek istemiyorum!" dedi Hitsu soluk soluğa. İzaya'nın kaşları çatıldı. "Tekrar ölmek mi?"
"E-evet..." Adam soluklandı derin derin. "Seni öldürmeye çalışanların hepsi kiralık c-cesetler!"
"Yani ruhlar cesetleri kiralıyor?" Memnun olmuş bir ifade yayıldı suratına. Elini adamın saçlarına koyup şevkatle sevdi. "İşte böyle. Daha fazla bilgi vermen gerekli yalnızca.." Kolları sızlamaya devam ediyordu.Hitsu ise başını olumsuzca salladı. "Beni öldürürler.. Söyleyemem!" Siyah saçlı adamın yüzünden memnun ifadesi aniden silinmişti. "Sence ben seni istesem koruyamaz mıyım?" diye sorduğunda mor gözler kısıldı.
"Sana güvenmem için kanıtın?"
"Yok. Yaşamak istiyorsan tek seçeneğin bu." Hitsu başını öne eğdi."P-pekala.." dedi mırıldanarak. "Beni koruman karşılığındaysa.." İzaya karşısındaki sandalyeye oturdu. "Anlaşma anlaşmadır."
Adam yutkundu. "İnanmayacağını biliyorum ama... seni öldürmek isteyen tek kişi Ailen..."
Öhüm, Öhüm.
Okul gezisinin ağzıma vurmasından mütevellit, Yeni ve pak bir bölüm sunamamanın aziz üzüntüsünü yaşamaktayım.
Bunun için özür dilemek bir yana, Sonraki bölüm Smut~ <31
(bknz: dayak yememek için yalakalık)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHIZAYA
AléatoireShizuo ve İzaya karakterinin shiplendiği durarara fanfic hikâyedir iyi okumalar. -Not: Argo kelime ve küfür içerir.- İkinci kitap: SHIZAYA II - The Story Of After Death