(Medyada Emre Aydın var. ♥)
Koray Avı- Sigara şiiri
Emre Aydın-Duymak İstiyorum
Justin Bieber- Boyfriend
'Sana olan sempatim; bir anda empatiye dönüştü.'
''Kalk gel dedin, geldim.''. Saniyeler belki de dakikalarca Araf'ın hafif sakallı, pürüzlü yüzünü izledim.
Nihayet kelimeler dilimin ucuna gelebildiğinde konuşabildim. ''Neden geldin?''
Araf yüzüne çapraz bir gülümseme yerleştirdi ve ellerini cebine koydu. Yavaş adımlarla yanıma geldi ve örgülü saçlarımın ucundaki kurdeleyi çekti. Her bir örgümü dikkatlice tek tek açmaya başladı. Tamamını çözünce, saçlarımdan bir tutamı burnuna götürdü ve seslice nefesini içine çekti. ''Özledim...''
Bir rüyaysa bu, uyanmak istemiyorum. Eğer gerçekse, güvenmek istiyorum. Araf tam dibimde saçlarımı koklarken gözlerimi kapadım. Ellerim titremeye başlayınca, ikisini de yumruk yaptım. Şimdi olmazdı. Affetmem, ona güvenmeyi öğrenmem gerekiyordu.
Kendimi Araf'ın varlığına alıştırınca, omzuna ellerimi yerleştirdim ve sertçe ittirdim. Sendeleyip birkaç adım geriye gitti. ''Gelirken bana sordun mu? Canımı yakarken, güvenimi yıkarken, ağlatırken, aldatırken bana sordun mu Araf! Ben seninle tanıştıktan sonra bu zamana kadar çekmediğim kadar acı çektim. Ağlamaktan gözlerim kızardı. Hani sen gözlerimin yeşilini seviyorsun ya... O yeşiller ağlayınca soldu. Sen soldurdun Araf! Sen beni soldurdun! Araf ben seni affedemem...'' Son cümleyi söylerken sesim bir fısıltıdan farksız çıkmıştı. Gözlerimden bir yaş özgürlüğe koşarken, peşinden bir sonraki yaş damlası daha hızlı davrandı ve bir öncekine yetişti. Sonra bir damla daha...
Araf damlaları tek tek öptü. Aslında ona hesap sormam, cevap vermesini istemem, onu engellemem gerekiyordu. Yapamadım... Beni sakinleştirmesine, onunmuşum gibi davranmasına izin verdim. Başımı omzun yatırıp, saçlarımı öpmeye, okşamaya başladı. Kulağıma eğildi ve ''Özür dilerim...'' diye mırıldandı. Üzerindeki hırka çikolata ve sigara kokuyordu. O kokuyu içime çektim ve ciğerlerime sundum. Tekrar ve tekrar...
Her solukta Araf'ı içime çekiyordum. O kokuyu burnuma, hafızama, ciğerlerime kazımak istercesine büyük bir iştahla içime çektim. Araf'ta aynı şeyi yapıyor, saçlarımın kokusunu içine çekiyordu. ''Kalbin nerede?''
Araf'ın sorusuyla elimi kalbimin üzerine koydum ve ''Sol yanımda.'' dedim.
Araf saçlarımın üzerine minik bir buse kondurdu. ''Bana ver onu...''
Sesimin titremesine engel olamayarak cevap verdim. ''Kıracaksın onu vermem...''
Araf bir buse daha kondurdu saçlarıma. ''O kırılırsa, kendi kalbimi veririm sana...'' Sessiz kaldım. İçim çığlık atarken, ben susmayı tercih ettim.
Uzunca bir süre o halde kaldık. Araf geri çekildi ve yüzümü avucunun içine aldı. Bütün renkleri kıskandıracak kadar güzel koyu kahve gözlerini gözlerimle buluşturdu. ''Seni seviyorum...''
Peki ben Araf'ı seviyor muydum?
Bir insanı sevebilmek için önce güvenmek gerekirdi ve ben Araf'a güvenemiyordum.
Sessizliğimi sürdürürken Araf'ın dudakları tekrar aralandı. ''Söz veriyorum kovsan da gitmeyeceğim. Güvenini tekrar kazanacağım. Seninle olmama izin verir misin?''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET'TE GÖRÜŞÜRÜZ
Teen FictionHani derler ya ''Kasım'da aşk başkadır.'' Aşkın ayı, yılı, yaşı olmaz... Bence en güzel aşklar 'ilk' aşk 'ilk' heyecanlar... Sen ona 'ilkim' dersin, o da sana 'sonum' der ...Hep özenmişimdir çocukluk aşklarıyla evlenenlere... Sadece ona dokunup, onu...