Hani derler ya ''Kasım'da aşk başkadır.'' Aşkın ayı, yılı, yaşı olmaz... Bence en güzel aşklar 'ilk' aşk 'ilk' heyecanlar... Sen ona 'ilkim' dersin, o da sana 'sonum' der ...Hep özenmişimdir çocukluk aşklarıyla evlenenlere... Sadece ona dokunup, onu...
'Kime güveneceğini öğrenemezsen yağmursuz bulut gibi ortada kalırsın!'
Güneş tenime işlerken, dün gecenin bir rüya olup olmadığını kontrol etmek için arkamı döndüm. Arafyüzünü yastığa gömmüş, dudakları aralık bir şekilde uyuyordu. Bir kolunu yastığın altına koymuştu ve büyük ihtimalle uyuşmuş olabilirdi.
Yüzümde aptal bir gülümseme yer edinirken hafifçe gerindim ve üzerimdeki yorganı çekiştirerek başımı yastığa koydum. Bütün gece mutluluktan uyuyamamıştım ve nihayetinde sokak lambaları sönerken gözlerimi kapatmıştım. Araf'ın ne zaman uyuduğuna dair bir fikrim yoktu.
Yüz hatlarını incelemeye başladım. Aşık olduğum insan hiç değişmemişti. Sadece sakalları uzamış ve kirpiklerinin yanına bir çentik daha atmıştı. Ruhu öpülesi adam... Onu deli gibi seviyordum. Egosu tavan yaptığında ya da aklına bir muziplik geldiğinde yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümsemesini seviyordum. Canı acıdığında belli etmese de sert bir şekilde yutkunduğunda yukarı-aşağı hareket eden Adem elmasını seviyordum. Gözlerinin etrafını çevreleyen siyah kirpiklerini seviyordum. Köprücük kemiğinin üzerindeki benini bile seviyordum!
Gözüm bir an için dudaklarına kaydı. Hiç öpmesem de dudaklarını seviyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tam bu sırada Araf uyandığını belli eden mırıltılar çıkardı ve gözlerini araladı. Gözlerine bakmayı özlediğimi fark ettim. ''Günaydın prenses.'' deyip yanağıma en sulu öpücüğünü bıraktı.
''Günaydın...'' dedim. Hala sesimde tuhaf bir soğukluk vardı. Neden tamamen onu af edemiyordum ki?
Araf bu soğukluğu fark etmemiş olacak ki bana kocaman sarıldı. Bu hareketi birkaç kemiğimi kırmış olsa da, sevmiştim. ''Seni çok özlemişim.'' dedi ve saçlarımı öpmeye başladı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi dudaklarını hareketsiz bıraktı. ''Bugün kuaföre gidiyorsun. Eski saçlarını özledim.''
Suratımdaki aptal gülümsemeyi silmeden ''Emrin olur esmerolatam.'' dedim. Ahh! Bu sözü söylemeyi bile özlemiştim...
Araf'ın güçlü kahkahası kulaklarıma doldu. Ardından bir anda başım yastıkla buluştu. ''Seni yerim.'' dedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. ''Ama senin kendine verdiğin sözü hatırlıyorum.'' Kaşlarım anlamadığım sözle çatılırken '' Bu yüzden en yakın zamanda nikah tarihi alıyoruz.'' dedi ve yanımdan kalkıp öylece gitti.
Benimle evlenecekti!
Duyduğum şeyin şokunu yaşarken dudaklarım şaşkınlıkla açıldı. Beni burada şok içinde bırakıp nereye gitmişti bu adam! Girdiğim transtan çıktıktan sonra üzerimdeki yorganı ittim ve çıplak ayaklarımı siyah parkelerle buluşturdum.
