Bölüm Şarkısı: Güliz Ayla-Olmazsan Olmaz
'Gençlik başımda duman... İlk aşkım, ilk heyecan... ♥'
Bu sabah güneş bile ayrı bir neşeyle doğmuştu sanki... Dün gece en sevdiğim iki insanla saatlerce vakit geçirmiş, bol bol selfie çekilmiştim. WhatsApp durumumu 'Gelecekten umutlu ♥' olarak değiştirmiştim ve İnstagrama bol bol fotoğraf koymuştum. Gece heyecandan uyuyamazken, sabah dinç bir şekilde kalkmayı becerebilmiştim.
Dilime bir şarkı dolayarak, ayağa kalktım ve banyoya yürümeye başladım. Elimi yüzümü yıkarken bile şarkıma devam ediyordum. Bir ara boğazıma bir-iki yudum su kaçtı ve öksürmeye başladım. Sonra aynadaki yansımama bakıp, deli gibi gülmeye başladım. Seni seviyorum Eros...Seni seviyorum Afrodit...
Odama gidip, dolabımdaki kıyafetlerimle bakışmaya başladım. En sonunda dar paça koyu mavi bir pantolonumla, siyah salaş uzun kazağımı giymeye karar verdim. Kazağımın önünü pantolonumun içine tıkıştırdım. Kırmızı saatim ve ucunda gülen yüz ifadesi olan kırmızı uzun kolyemi taktım. Saçlarıma maşa yapmaya karar vererek, maşanın fişini prize soktum ve ısınması için şifonyerin üzerine koydum. Yoğun şekilde göz kalemimi ve rimelimi sürdüm. Yeterince ısındığını düşündüğüm maşayı elime aldım ve kalın bukleler halinde saçlarıma maşa yaptım. Sonrasında parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip, doğal hale getirmeye çalıştım. Hazır olduğumu düşündüğümde, aynanın karşısından kalktım ve çantamı alarak odadan çıktım.
Merdivenleri neredeyse zıplayarak indim. Son dört basamak kala ayağım kaydığında, son anda duvardan tutundum. Seslice nefesimi vererek, mutfağa girdim. Annem omlet pişiriyordu, babam telefonuyla ilgileniyordu ve Yağız'da ortalarda görünmüyordu. Sesimdeki neşeye engel olamayarak ''Günaydııın!'' diye bağırdım.
Annem kısa süreliğine bana baktı ve ''Günaydın kuzum.'' dedi. Babamın yanağına en sulusundan bir öpücük kondurup, anneme de sağ elimin parmaklarını dudağıma götürüp öpücük yolladım.
Babam telefonu masaya koydu ve ''Bu neşeni neye borçluyuz?'' diye sordu.
Bütün kanın yüzüme pompalandığından neredeyse emindim ki canım annem yardımıma yetişti. ''Aman sende... Kız gülse sorun, ağlasa sorun!''. Anneme kocaman bir gülüş yolladım ve kahvaltımı yapmaya başladım.
Neredeyse tıka basa doyduktan sonra, dişlerimi fırçaladım ve tekrar aşağı indim. Portmantodan siyah montum, çantam ve siyah deri bilek botlarımı alıp, dışarı çıktım. Montumun tüylü kavuğunu başıma geçirdim ve ellerimi cebime sokarak yürümeye başladım.
Köşe başına geldiğimde gördüğüm manzarayla sırıtmaya başladım. Kalbim hızlı hızlı çarparken, Araf bana yaklaşmaya başladı. ''Günaydın prenses...'' diyerek yanağımdan öptü.
Ben de ''Günaydın...'' diye mırıldandım.
Sağ eliyle sol elimi kavradı ve beni arabasına çekiştirmeye başladı. ''Sorun olmasın diye seni burada bekledim.''
Alt dudağımı ısırarak verecek bir cevap aradım ve ''İyi yapmışsın...'' diyebildim. Arabanın önüne geldiğimizde mecburen ellerimizi ayırdık. Kapıyı açıp yerime oturdum ve emniyet kemerimi bağladım. Araf'ın yüzünde çarpık bir gülümseme yer aldı. Utancımdan mıdır ya da heyecanımdan mıdır? Bilemiyorum... Ama Araf'ın yüzüne bakamıyordum. Bu yüzden başımı cama yasladım ve etrafı incelemeye başladım.
...
Araf arabayı park ettiğinde emniyet kemerimi çıkardım ve arabadan indim. Okula yürüyeceğim sırada, Araf elimden tuttu ve ters istikamete doğru yürümeye başladı. ''Ne yapıyorsun?'' Araf yüzüme bakmadan yürümeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET'TE GÖRÜŞÜRÜZ
أدب المراهقينHani derler ya ''Kasım'da aşk başkadır.'' Aşkın ayı, yılı, yaşı olmaz... Bence en güzel aşklar 'ilk' aşk 'ilk' heyecanlar... Sen ona 'ilkim' dersin, o da sana 'sonum' der ...Hep özenmişimdir çocukluk aşklarıyla evlenenlere... Sadece ona dokunup, onu...