31.BÖLÜM♥

63 10 3
                                    

'Mavi düşleyip, siyah yaşıyoruz bu dünyada...'' 



Arsel'e yatacağı yeri hazırlarken, bir yandan da Ozan Bey'in söylediği şeyleri düşünüyordum. Neredeyse çıkmaza girmiştim. Yastığın kılıfını değiştirirken Ozan Bey'in sözleri beynimdeki hayali duvarlara çarpıp, kulaklarımda yankılandı. ''Sadece benimle çalışacaksın ve benim dışımda kimseyle muhatap olmak zorunda değilsin.'' demişti.

Ani bir kararla işe geri dönmeye karar verdim ve odadan çıktım. Arsel ikili koltuğa uzanmış, telefonuyla ilgileniyordu. Uzun boyunun gazabına uğramış, bacaklarını koltuktan sarkıtmıştı. Gülümsedim...

''Arsel sana bir şey söylemem gerek.'' diyerek karşısında bulunan siyah tekli koltuğa oturdum.

Uzandığı yerden kalktı ve oturuşunu düzeltti. ''Ne konuda?''

''İşe geri döneceğim.'' 

Neredeyse maviş gözleri yuvasından fırlayacaktı. ''Ne? Saçmalama Asya! Seni o herifin yanına asla göndermem! Başka iş mi yok?''

 Onun asabi çıkışına tezat olarak sakin bir şekilde ''Merak etme, Araf problem değil.'' dedim. 

Vücudundaki dövmeler bile sinirden belirginleşen damarlarını gizleyemiyordu. ''Asla böyle bir şey olmayacak Asya!'' diye bağırdı ve orta sehpanın üzerindeki sigara paketini alarak evden çıktı. 

Oflayarak oturduğum yerden kalktım ve odama gittim. Siyah pijamalarımı üzerime geçirdikten sonra siyah saçlarımı tepeden topuz yaptım. Kendimi simsiyah dünyamda masmavi hayallere bıraktım. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

Kalp atışlarım kulaklarımda can bulurken, 73. adımımı saydım. Tam 73 adımdır şirket sınırları içerisinde Araf'ı görmemiştim. Bunun verdiği cesaretle en köşeye, Ozan Bey'in odasının önüne koyulmuş masama oturdum ve çantamı arkamdaki masanın üzerine koydum. Ne bana bakan gözler, ne de hakkımda türlü türlü uydurulan dedikodular umurumda değildi.

''Günaydın arkadaşlar!''

İşte bunun umurumda olmaması imkansızdı. Araf'ın sesi bulunduğumuz katın duvarlarına çarpıp, kulaklarıma ulaştı. Yavaşça yutkundum. Şu an onu görmeye hazır değildim. Acaba yüzündeki yaralar iyileşmiş miydi? 

Önümde duran ne olduğunu bilmediğim broşürü elime aldım ve incelemeye (!) başladım. Vücuduma yayılan ateş dalgasına rağmen ellerim buz altındaymış gibi titriyordu. Ah, hem kalbimi yakıp hem yangınıma su serpen adam! Böyle ayrılık yakıştı mı sana?

Gözlerime hücum eden yaşları durdurmak için ani bir hareketle gözlerimi sıkıca kapattım. Yanağımdan yaşlar süzülmese de kirpiklerim nemlenmiş ve rimelim bulaşmıştı. İçimden söverek gözlerimi araladım. Araf tam karşımda tüm ciddiyeti ve karizmasıyla duruyordu. 

CENNET'TE GÖRÜŞÜRÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin