19.BÖLÜM♥

157 13 1
                                    

'Ölüm bir son değil... Başlangıçtır!'


Dönen etraftaki ışıklar mı; yoksa başım mı anlayamadım... O kadar berbat hissediyordum ki, midemdekiler gün yüzüne çıkmak için can atıyordu. Sevgilim de dahil olmak üzere herkes dans ediyordu. Aldıkları alkolün etkisiyle ne yaptığını bilmezce zıplayan onlarca insan...

Ben ise oturmayı tercih etmiştim ve beynimde dolaşıp duran tilkilerin kuyruklarını düğümlemek için içmeye başlamıştım. Bir fondip iki fondip derken de sayısını bilemediğim birkaç shot bardağının dibini görmüştüm.

Çok geçmeden Araf'ta Ece ile yaptığı mecburi dans sonrası yanımdaki yerini aldı ve shot bardaklarından birini kafasına dikti. Müziğin ritmine göre hızla dizini sallarken ''Sen neden dans etmiyorsun sevgilim?'' diye sordu.

Ağzımdan kaçan hıçkırığı sanki duyulmadan yakalayabilirmişim gibi sağ elimle ağzımı kapadım. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdıktan sonra ''Canım istemiyor. Zaten Ece'nin zorlamasıyla buradayız...'' dedim.

Araf söylediğim şeye omuz silkti ve eline aldığı telefonuyla selfie çekmeye başladı. Ece'nin Burak'la ayrılışı bize yaramamıştı. Her gün başka bar veya mekandaydık. Burak'ın yer bildirimlerini takip ederek burnunun dibinde bitiyorduk. Peki Ece neden bunu tek yapmıyor dersiniz? Çünkü tek başına takip ederse dikkat çekeceğine inanıyordu...

Araf bendeki tuhaflığı fark etmiş olacak ki yüzümü avucunun içine alarak ''Ben yokken yaramazlık mı yaptın sen?'' diye sordu.

Müziği resmen beynimdeki damarlarda hissetmeye başlamıştım ve midem boğazımda bir yerlerde faaliyete geçmişti. İki elimi de ağzımın üzerine kapayarak lavaboya koşturmaya çalıştım. İnsanlara çarptığımda duyduğum küfürler benim için sadece bir uğultudan ibaretti. Nihayetinde lavaboya geldiğimde son anda kapıyı kilitledim ve kabinlerden birine girdim.

Ağzımı çalkalarken tek duyduğum şey kapının kırılırcasına yumruklanışı ve Araf'ın sesiydi. Midemdeki alkolün bir kısmını kana karışmadan boşalttığım için yarı ayılmış durumdaydım. Kapıyı açtım ve gayet sakin bir ses tonuyla ''Geldim işte. Bak midem boşalınca ölmüyormuşum... Ne tuhaf değil mi?'' dedim.

Afallamış olsa da çabuk toparladı ve yaptığım şakaya karşılık olarak sadece sarıldı. Onun ter, sigara ve çikolata karışımı kokusu burnuma dolarken, üzerindeki tişörte biraz daha gömüldüm ve o kokuyu bir kez daha ciğerlerimle buluşturdum...

...

(Yazardan)

Elif belki de onuncu kez denediği gelinliğin fermuarını çekti ve arkasındaki boy aynasında kendini süzdü. Straplez, sırt dekoltesi olan kırık beyaz balık model sade gelinlik neredeyse onun için dikilmiş gibiydi. Üst ve etek kısmında bulunan dantel detayı şık bir görüntü sergiliyordu.

Kızıl saçlarını sol elinde topladı ve sırtının nasıl göründüğünü görmek için arkasını döndü. Bir-iki potluk dışında hata gözükmüyordu. Bu gelinliği de aklına not ederek kabinden çıktı ve tam bir manken edasıyla yürüyerek nişanlısının önünde durdu.

Onur bugün birçok kez bu manzarayı karşısında görmüş olmasına rağmen her seferinde burnu sızlıyordu. ''Çok... Çok güzel olmuşsun sevgilim...'' dedi ve Elif'in alnına sıcak bir öpücük kondurdu.

Elif memnuniyetsizce yüzünü buruşturdu ve ''Hep aynı şeyi söylüyorsun. '' diye mırıldandı.

Düğüne aylar kalmış olmasına rağmen ikisi de bu konu için epeyi aceleci davranıyordu. Elif dükkan dükkan gezip, en güzel gelinlik modellerini araştırıyordu ve düğün kartına kadar bütün modelleri inceliyordu. Onur ise, sadece nişanlısına ayak uyduruyor ve en az onun kadar büyük bir heyecanla işlerle ilgileniyordu.

CENNET'TE GÖRÜŞÜRÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin