'Hani içki her şeyi unuttururdu? Unutturmamıştı işte. Geçmişin ve dünün ayrıntıları cirit atıyordu genç adamın zihninde...'
Araf'ın kokusuyla uyumaktan daha güzel bir şey varsa; o da ilk uyandığımda karşılaştığım yüzün ona ait oluşuydu... Adam bana aynı yatakta olmamıza rağmen bile dokunmamıştı. O kadar güzel seviyordu ki...
Şu an yanımda uyuyan kesinlikle Araf değildi. Yüzünde masumiyet görmüştüm ilk kez. O kadar saf ve temiz geliyordu gözüme. Her şeye rağmen güçlü durmaya çalışan o deli dolu insan yoktu şu an.
Bana bahşedilen manzaramı doyasıya izledikten sonra kalktım ve ikimiz için güzel bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa ilerlemeye başladım.
...
Ben geçmişim dürdüm, büktüm, çöpe attım. Çöpü karıştırmak köpeklerin işi!
Ne zaman onun geçmişiyle ilgilensem veya anlattıklarını düşünsem hep bu cümleyi hatırlıyordum. Suçluluk psikolojisi gibi bir şeydi bu. Yani böyle davranarak onun geçmişine saygısızlık ediyormuşum gibi hissediyordum. Şu an yanımda Ece'yi teselli etmeye çalışan adam bir zamanlar taş yürekli miydi yani?
''Tamam Ece. Anlıyorum... Burak başkasıyla çıkıyor olabilir. Ama hak ver çocuğa, sen de damarına damarına yürümüşsün hep.''
Araf böyleydi aslında. En güzel cümlesinin içinde bile kendinden kattığı bir kelime görebilirdiniz. Kıza teselli vereceğine daha fazla ağlamasına sebep oluyordu. Arsel, Araf ve benim bugünkü görevimiz Ece'yi teselliydi ve nemli peçetelerin bulunduğu bu odaya tıkılıp kalmıştık.
''Güzel kızsın. Ayrıca fiziğin de yerinde. Boydan kaybediyor olabilirsin ama her güzelin bir kusuru vardır. Öyle değil mi Asya?'' Arsel'in sorusuna sadece başımı salladım. Deyim yerindeyse benim derdim bana yetiyordu!
Bir düşünsenize. Sevgilinizin geçmişte kalbinin bir parçası kalmış ve tamamıyla size ait olamıyor. Bir yandan ona tekrar aşkı hatırlattığım için kendimi farklı sayıyordum. Fakat anlattıkları aklıma gelince tilkilerime engel olamıyordum. İnsanların tilkileri hinlik düşünürken ortaya çıkar öyle değil mi? Benimkiler söz konusu Araf'sa beynimde cirit atıyordu. YGS'ye bu kadar önem verseler Türkiye sıralamasında ilk 10'a girebilirdim.
''Bak mesela. Ben Asya'nı sadece yüzünü, gözlerini değil kalbini de seviyorum. Onun yumruk kadar kalbinde öyle büyük bir aşk var ki güneşte yeşillenen gözlerine bakmam yetiyor görebilmek için. Ona sarılınca sağ yanımı da kalp atışları dolduruyor. İnsan sevince dırdırını bile çekiyor. İyi ki onunlayım...''
Araf sözleri bitince ellerimin üzerine ve sağ şakağıma sıcak öpücükler kondurdu. Adam beni öyle güzel seviyordu ki... Bazen sarılırken içime alasım geliyordu onu. Her hareketi içtendi.
Onun sözlerine karşılık ben dizlerine uzanırken, Ece'nin ağlayışı artmıştı. Arsel'in kıza bakışlarını ben yanlış anlamıyorumdur inşallah! Öyle güzel bakıyordu ki... Sanırsın 1.90'lık adam 1.55'lik kıza aşık!
Araf saçlarımı okşarken Ece'yi teselliye devam ediyorlardı. Uzandığım yerde gözlerimi Arsel'in yüzüne odakladım. Her mimiğini, her hareketini analiz etmeye çalışıyordum. Bir süre sonra bunu oyun haline bile getirmiştim. Onun çatılan kaşlarıyla kaşlarımı çatıyordum ve her söylediği cümleyi dudaklarımı oynatarak taklit ediyordum. Tabii izlendiğimi bilemezdim.
Bir süre sonra yüzüme gölge yapan bakışları hissettim ve başımı o tarafa çevirince sırıtan bir Araf'la karşılaştım. Kanın tamamı şu an yüzüme pompalanıyordu. Kalbim kendine değil, resmen yüzüme yüzüme çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET'TE GÖRÜŞÜRÜZ
TeenfikceHani derler ya ''Kasım'da aşk başkadır.'' Aşkın ayı, yılı, yaşı olmaz... Bence en güzel aşklar 'ilk' aşk 'ilk' heyecanlar... Sen ona 'ilkim' dersin, o da sana 'sonum' der ...Hep özenmişimdir çocukluk aşklarıyla evlenenlere... Sadece ona dokunup, onu...