12. BÖLÜM♥

195 13 3
                                    

(Medyada Onur var.)

Onur Koç-Kurşun

Yonca Lodi-Hadi Kalk Gel

'Karanlıklar içinde bir nokta. Dünya.'

...

Ölüm bir son mudur? Yoksa yeni bir hayata geçiş mi? Peki intihar etmek kurtuluş mudur? Geride onca gözü yaşlı insan bırakmak insanlık mıdır?

Yasemin kolay yolu seçmiş ve hayatına son vermişti. Adli Tıp, hastane, cenaze, polis karakolu derken işkence gibi geçen bir haftayı geride bırakmıştım. Eve dönüş yolunda aklımda Yasemin ve Ezgi Abla'ya çektirdiği acı vardı. Öğrendiğim kadarıyla Yasemin takıntıları olan biriymiş ve Özgür Abi'ye ilgi duyuyormuş. Bu yüzden de Umut'a zarar vermek istemiş ve ömür boyu taşıyacağı bir iz bırakmış. Ezgi Ablalar evi satılığa çıkarıp taşınırken, ben babamla İstanbul'a gidiyordum.

Hasret kaldığım uykuya kendimi bırakmak istiyordum. Fakat gördüğüm kabuslar buna izin vermiyordu. Her gözümü kapatışımda Yasemin'in son hali gözümün önünde canlanıyordu. Sıkıntıyla nefesimi verdim ve geçtiğimiz yolu izlemeye koyuldum. Ellerimi göğsümün altında birleştirip, koltuğa biraz daha yayıldım. ''Bizim hastanede bir psikolojik tedavi almanı istiyorum. '' 

Babamın bu söylediğiyle, iç sesimle cebelleştim. Acaba böyle bir şeye gerek var mıydı?

 ''Gözümü her kapattığımda onu görüyorum. Uyumak istiyorum, fakat gördüğüm kabuslarla uyanıyorum. Sence gerekir mi?''

 Babam seslice nefesini üfledi ve ''Güzelim bu devirde herkes yardım alıyor. İstersen senin için bir arkadaşımla görüşebilirim.'' dedi. Parmaklarımla oynamaya başladım ve 'evet' manasında başımı salladım.

...

Eve yaklaştığımızı belli eden 'Karanlık Sokak' tabelasını görünce rahatladığımı hissettim. Emniyet kemerimi çıkardım ve derin bir nefes aldım. Kabus gibi geçen tatilim nihayetinde sona ermişti. Babam arabayı evin önüne park ederken, evimi ne kadar özlediğimi fark ettim. Arabadan inip, bagajdan çantamı çıkardım ve adımlarımı eve yönlendirdim.

Annem kapıyı açınca bana sıkıca sarıldı. ''Çok korktun mu miniğim?''  Kollarımı annemin beline doladım ve ağlayacağımı hissedince cevap vermedim. 

Beraber içeri girdik. Yağız oturduğu koltuktan kalktı ve hızlıca yanıma gelip sarıldı. ''Ablam benim...'' Yağız bile bu kadar endişelendiyse, gerçekten bizimkileri korkutmuştum. Bu sefer kollarımı Yağız'ın beline doladım ve başımı omzuna yasladım. Gözümdeki yaşlar birer birer feryat ederken, birden büyük bir sel çığlığı oluşturdular ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Sonunda ağlayışımı durdurabildiğimde, koltuklardan birine oturdum. Annemlerin gözü üzerimdeydi. Günlerdir doğru düzgün uyuyamadığımdan, göz altlarımda çürük morluklar oluşmaya başlamıştı. Sürekli ağlamaktan gözlerim kırmızının içindeki yeşilliklerini sergiliyordu. Aynadaki yansımamı hayal edince, yerimde rahatsızca kıpırdandım. Üzerimdeki kazağın kollarını çekiştirip avucuma hapsettim.

 Evin içinde ölüm sessizliği devam ederken annem, ''İyi misin?'' diye sordu. 

Sol elimi kaldırdım ve saç diplerimi karıştırmaya başladım. Elime gelen yağlı hisle yüzümü buruşturup, ''Duş alırsam daha iyi olacağım...'' dedim. Annem onaylarcasına başını salladı.

CENNET'TE GÖRÜŞÜRÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin