37.BÖLÜM♥

46 4 3
                                    

'Bir gökyüzü çiz bana, sen yanı olsun!'


Kocaman olmuş gözlerimle ekrana odaklanmaya çalıştım. Araf'la girdiğimiz bir iddia sonucu korku filmi izliyorduk. Her ne kadar Araf filme 15 dakika dayanamayacağımı öne sürse de, ona ne kadar korkusuz olduğumu ispatlayacaktım!

Henüz filmin 8. dakikasında olmamıza rağmen, sanki evin bir taraflarından tuhaf yaratıklar çıkacakmış gibi hissetmeye başlamıştım. Filmin her sahnesinde her ne kadar gözlerimi kaçırmak istesem de Araf'ın beni izlediğini düşünerek vazgeçiyordum. 

Peki kazanan ne mi elde edecekti? 

Eğer 1 dakika sabredebilirsem Araf bir daha bebek meselesini açmayacak, ben ne zaman istersem o zaman bu konuları konuşacaktık. Eğer kazanan Araf olursa en yakın zamanda bir bebek sahibi olacaktık.

Bu meseleyi düşünerek dayanmaya çalıştım. Birden evin içine dolan çığlık sesiyle gayri ihtiyari bende çığlık attım ve Araf'a sarıldım.

''Kapatayım istersen?''

Usulca başımı kaldırıp Araf'a baktım. Sırıtıyordu. Duruşumu düzeltip ''Ani refleks...'' deyip geçiştirdim. 

Bir anda ekranda beliren ve ne olduğunu çözemediğim varlıkla daha fazla dayanamadım ve Araf'a sarılıp korkudan ağlamaya başladım. ''İddiaya girecek başka konu mu yoktu!''

Araf saçlarımı okşarken ''İnat etme sende.'' dedi. 

Burnumu çekip ''Bu yaptığına hile derler! Sen de biliyordun kazanamayacağımı.'' dedim. 

Araf duruşunu bozmadan kumandaya uzandı ve televizyonu kapattı. ''Şşş... Hiç biri gerçek değil.''

Yumruk yaptığım elimi Araf'ın göğsüne vurdum. ''Sanki çocuk teselli ediyorsun. Ben de biliyorum gerçek olmadığını!'' dedim. 

Araf'ın gülüşü kulaklarıma doldu. ''Neden ağlıyorsun o zaman?''

Anında değişen bir ruh haliyle ateş saçan gözlerimi Araf'a çevirdim. ''Uyuyorum ben!''

İstifini bozmadan kulağıma eğildi ve ''Ben de geleyim mi?'' diye fısıldadı.

Sinirle soludum. ''Sen rahatını hiç bozma!'' deyip kucağımdaki kırlenti sert bir hamleyle Araf'ın karnına bastırdım ve odama gittim. 

Daha şimdiden filmdeki sesler kulağımda yankılanırken elektrik düğmesini aramaya başladım ve ışığı yaktım. Odam aydınlanırken, açık olan pencereden dolayı perde havalanıyordu ve itiraf etmek gerekirse bu bile beni korkutuyordu.

Ağır  adımlarda pencereye yaklaştım ve kapattım. Derin bir nefes alıp dolaptan geceliklerimi çıkardım ve hızlıca üzerime geçirdim. Karanlıkta uyumaya cesaret edemediğim için; ışıkları açık bırakıp yatağa girdim. 

Üzerimdeki ince yorganı boynuma kadar çekiştirdim. Yarın işe gidecektim ve uyumam gerekti. Gözlerimi kapayıp güzel şeyler düşünmeye başladım. Mesela; şu an Araf yanımdaydı ve bana güven verircesine sarılıyordu. Ama yoktu!

 Sinirle gözlerimi araladım. Komodinin üzerindeki telefonuma uzanıp saate baktım. ''22:38'' diye mırıldandım. Saat uyumak için erkendi ve benim de bir gram uykum yoktu!

Yenilen yiğit güreşe doymazmış diyerek kalktım ve mutfağa gittim. Buzdolabını açıp atıştıracak bir şeyler buldum ve  bir tepsinin üzerine koyup Araf'ın yanına gittim. Bıraktığım pozisyonda oturmuş elindeki tabletle ilgileniyordu. 

CENNET'TE GÖRÜŞÜRÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin