Eve gittiğimizde herkes üstünü değiştirdi. Duşa girecekler hızla işlerini halletti ve salonda buluştuk. Luhan gergin görünüyordu. Bu durum beni de germişti. Bu yüzden elini bırakmıyordum.
Yixing bana sessizce ağzını oynatarak bilip bilmediğimi sordu. Olumsuz anlamda başımı sallayıp Luhan'a döndüm.
"Artık anlatmalısın bebeğim. Hepimiz ne olduğunu merak ediyoruz."
"Tamam başlayacağım. Lütfen hepiniz beni iyi dinleyin. Tepki verecekseniz bile en son verin olur mu?"
Herkes sessizce başını sallamış Luhan'ın söyleyeceklerini bekliyordu. Ciddi geyiğim derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.
"Bunu uzun zamandır söylemek istiyordum. Nasıl ve ne zaman söyleyeceğim konusunda tereddütlerim vardı. Bu benim için kolay değil. Çünkü kendimi suçlu hissediyorum."
"Ne oldu Luhan? Lütfen söyle artık."
Konuşmasını bölen Sehun'a ters bir bakış attım. Hemen susup arkasına yaslandı ve sözü Luhan'a bıraktı.
"Bakın ben olanlar için hepinizden özür diliyorum. Ama en çok da Jongin'den.."
Jongin aniden dönüp Luhan'a baktı. Luhan dışında evde resmen çıt çıkmıyordu. Hepimizin bakışlarının onu daha fazla gerdiğinin farkındaydım. Yavaşça omzuna vurdum ve devam etmesini işaret ettim.
"Ben.. Lafı çok uzatmak istemiyorum aslında. Doğrudan söyleyeceğim her şeyi."
Jongin'in gözlerinin içine baktı ve devam etti.
"Jong Dae ve Kyung Soo.. Ben.. Onların gideceğini biliyordum."
"NE?!"
"N-Nasıl?!"
"Bu da ne demek?!"
"Ne demek biliyordum?!"
Ani tepki veren üyelerin tek tek gözlerinin içine baktım. Mesajı alıp hepsi sakinleşti. Luhan'ın elindeki elimi yavaşça sıktım.
"Anlat bize sevgilim."
Kısa süreliğine gözlerime baktı ve tekrar Jongin'e döndü.
"Jongin ben.. Çok üzgünüm.."
"Luhan sadece detayları bilmek istiyorum."
"O sıralar çok yoğunduk biliyorsunuz. Üstüne bir de hayranların yaptığı saçma yorumlar yüzünden ben diyete sokulmuştum. Üzerimde hissettiğim baskı beni çok yoruyordu ve bu da çoğu şeye yansıyordu. Size belli etmemeye çalışsam da sık sık kabus görüyordum. Bazı geceler uyandığımda Chen de salonda olurdu. Hatta oturup sabaha kadar dertleştiğimiz bile oluyordu."
Durup derin bir nefes aldı. Bakışlarını birbirine kenetlenmiş ellerimize çevirdi ve devam etti.
"Başlarda ondan hoşlanmıştım. Belki de sadece sık sık dertleştiğimiz ve birlikte çok vakit geçirdiğimiz içindi bilemiyordum. Ama ona karşı ufak da olsa hislerim vardı. Sonra da Soo'yla olduğunu öğrendik ve her şey dağıldı."
"Bu gerçek mi? S-sen.. Tanrım.."
"Gerçek Chanyeol. Maalesef ki gerçek. Ama sonra ben hislerimin sadece onunla çok şey paylaştığım için oluştuğunu fark ettim."
"Yani Soo'yla olduklarında bir şey hissetmiyordun?"
"Zamanla geçti diyelim.. Zaten diğer odaya birlikte geçmeleri falan.. Her neyse.. Biliyorsunuz ki bizimle devam ettiler. Ben her zaman Jongin'in kırgınlığını gördüm. Onun çektiği acı gözlerimin önündeyken ikisini eskisi gibi göremezdim. Sizin için de böyle olduğunu biliyorum."