17. Bölüm

1.1K 131 160
                                    


"Jongin? İyisin değil mi?"

"Ah evet iyiyim Baek. Merak etme."

"İyi olmana sevindim."

"Satıldık ha?"

"Anlamadım?"

"Sehun ve Luhan.. Her zaman konuşacak özel bir şeyleri olur.."

"Ama diğerleri de gitti."

"Chanyeol senin arkadaşından hoşlanıyor. Yani en azından benim gördüğüm bu. Muhtemelen onunla ilgili bir şeyler danışacaktır."

"Ciddi misin?"

"Onunla bir gece geçirmiş. Hem de bizim evde. Biliyorsun işte.. Oturup oyun oynamadıklarına göre.."

"Yani o ikisi.. Tanrım!"

Gözlerim irice açılmıştı. Tabi ki aralarında bir şeyler olabileceğini düşünmüştüm ama bu kadar hızlı mı bilemiyordum. Onun yerinde olsam Sehun'la asla o tarz bir şey yaşamazdım. Çünkü duygularının aşkla hayranlık arasında sıkışıp kaldığını bilmesi gerektiğini düşünüyordum.

"Peki diğerleri? Yani onlar.. Gerçekten yakınlar ve ben.."

"Aralarında bir şey olduğunu düşünüyorsun değil mi?"

"Evet. Çünkü konserler ve programlar.. Yani hepsinde HunHan fan servisi yapıyorlar. Belki de bundan etkileniyorlardır. Neyse.. Saçmalıyorum sanırım.."

"Yoo kesinlikle haklısın. Ben de öyle düşünüyorum. Yani bu mümkün."

"Nasıl yani? Peki şey.."

"Sen hiç etkilendin mi? Bunu soracaktın değil mi?"

"E-evet."

"Aslında.." dedi ve durup belli belirsiz bir kahkaha attı.

Onu hayranlıkla izliyordum. Tebessüm ettiği zaman yüzünde beliren şey bana sonsuz huzur veriyordu. O kadar içten bir gülümseme oluşuyordu ki kalbimin olduğu yerde çırpınmasına sebep oluyordu.

"Aslında?"

"Aslında bundan etkilendiğim olmuştu."

"Nasıl yani?"

"Soo.. Biliyorsun işte. Biz fan servis yapıyorduk."

"Evet biliyorum. Sizi hiç yakıştırmıyordum. Tanrım! Ben seni başkasıyla shipliyorum. Zaten sen-"

Tanrım neler diyorum ben?! Hızla ellerimi ağzıma kapatıp bana şaşkınlıkla bakan Jongin'e baktım. Sonra ellerimi yavaşça indirip dişlerimi göstererek gülümsedim.

"Şey.. Devam et."

"Biz onunla sevgiliydik Baek. Bunu tüm grup bilirdi."

"Yani sen.. Onu seviyor muydun?"

"Bilmiyorum. Ama bu fan servislerden etkilendiğim doğru. Gözlerimin içine bakan iri ve parlak gözleri, güldüğü zaman kalp şeklini alan dudakları, kendini kaybettiğinde saçma bir hale gelen kahkahası.. Bunlar bana farklı duygular hissettirdi işte. Sonra bir gün onu öptüm. Hayatımda hiç kimseyi öpmemiş gibiydim. Onu öptüğümde beni öldürebileceğini bile düşündüm ama sadece öpmek istedim ve öptüm."

"S-sonra ne oldu."

Yanına oturup iyice yaklaştım. Yanına yaklaştıkça yüzünü daha net görüyordum. Belli belirsiz vuran ışık yüzündeki yaşları belli ediyordu.

"Ona dokundum. Ah belki de o bana dokundu demeliyim."

"N-nasıl yani?"

Kendini zorlayarak gülmeye çalıştı ve dönüp gözlerime baktı.

"Tüm fanlar üstte olduğumu sanıyor değil mi?"

"Evet. Tabi ki. Çünkü sen buna daha müsaitsin."

"Bu hiç olmadı Baek. Ben ona ait oldum ama o hiçbir zaman bana ait olmadı. Ona dokunmama izin vermedi. Bundan korktuğunu ve daha zamanı olduğunu söyleyip duruyordu. En sonunda da.."

Akan yaşlarını elinin tersiyle sildi. Uzattığım peçeteyle burnunu temizledi ve saçlarını düzeltip derin bir nefes aldı.

"Devam etmeyecek misin?"

"Bilmek istiyor musun gerçekten?"

"Evet. İstiyorum."

Bu olayı aslında gerçekten bilmek istiyor muydum ben de bilmiyorum ama bildiğim bir şey vardı ki o an onun fanı değildim. Konuştuğu süre boyunca gerçekten arkadaşı olarak ve gerçekten anlatıp rahatlamasını istediğim için onu dinliyordum.

"Pekala.. Onların fanı mıydın? Yani eski üyelerin.."

"Gruptan ayrılanları desteklemeye devam ettim. Ama EXODUS kadar takip etmedim Jongin. Sizin bir parçanız olduğumdan beri onların gidişine hem seviniyorum hem kızıyorum. Çünkü haklı bir tarafları yokmuş gibi görünüyor. Sizi yarı yolda bırakmaları demek beni de yarı yolda bırakmaları demek. Ama bir yandan da gidip bana yer açlıkları için mutluyum. Neden sordun?"

"Aslında.."

Dönüp gözlerime baktı ve tekrar gülümsedi. Kendini zorladığını hissedebiliyordum. Çünkü istemsizce gözleri doluyordu ve bunu gizlemek için daha büyük gülümsüyordu.

"O beni aldattı Baekhyun. Hem de en yakın arkadaşımla."

"N-nasıl yani? S-senin en yakın arkadaşın J-jong Dae değil miydi?"

"Evet.. Jong Dae.. Benim en yakın arkadaşım.. Gerçekten ikisinden de nefret ediyorum."

"Gruptan bu yüzden mi ayrıldılar? Kavga mı oldu?"

"Aslında biliyor musun? Onları o halde gördüğümde büyük tepkiler vermedim. İçime atmak daha kolay geldi. Soo bana günlerce açıklama yapmaya çalıştı. Bunun nasıl bir açıklaması olabilir Baek? Ben ilk defa bir erkeği sevdim ve o lanet olasıcaya ait oldum. Ona bir kez dokunmama bile izin vermemişti ama en yakın arkadaşım ona defalarca kez dokundu.

"Bu.. Bu çok adice."

"Ama yine de sustum. Diğerleri tepki gösterse de durdurdum. Onları görmezden gelmeye karar verdim. Soo, Jong Dae'nin odasına taşındı. Yan odamda seviştiklerini düşünmek bile beni delirtiyordu Baek. İkisini de boğmak istedim ama yapamadım."

"Burada olsaydım onları paramparça ederdim! Lanet olsun!"

"Onlara eskisi gibi davrandık. Ben eskisi kadar yakın değildim ama üyelerden bunu özellikle rica ettim. Ama o ikisi bir gün biz evde yokken eşyalarını alıp gitmiş. Sonra da şirkete sözleşme iptali davası açmış."

Dönüp baktığımda sahnede parlayan idolümü göremiyordum. Orada gördüğüm şey paramparça olmuş bir kalpti.

"Sen gerçekten mükemmel bir adamsın Jongin. Bunu fanın olduğum için söylemiyorum. Sen gerçekten mükemmel bir kalbe sahipsin."

Ona dönüp iyice yaklaştım ve kollarımı etrafına sardım. Jongin her zaman koruduğu soğuk ve insanlardan uzak duruşunu bozmuş kollarını belime sarmıştı. Başını göğsüme iyice bastırıp hıçkırıklara boğuldu.

Sessizce saçlarını okşadım. Ne yapabilirdim ki?

Kendimi suçlu hissediyordum ve çaresiz..

Onunla kalmayı planlarımdan birini yürürlüğe sokabilmek için istemiştim. Sinsi bir şekilde ilerliyordum. Ama o tüm dürüstlüğüyle bana kalbini açmıştı. Üstelik onun için bir şey bile yapamıyordum.

Yere düşen poşetin sesiyle aniden arkamı döndüm. Bulunduğumuz pozisyon oldukça farklı ve tuhaf görünse de bu durum Sehun'un bakışlarını açıklamıyordu. Bakışlarında öfke vardı..

"Jongin?!"


Shipper ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin