"Sehun dikkat etsene! Tanrım bir dakika Jongin ağlıyor mu?"
Jongin hızla yaşlarını sildi ve diğerlerine döndü.
"Bir şey yok. İyiyim ben."
Sehun, Jongin'in diğer tarafına oturup yüzünü incelemeye başladı.
"İyisin değil mi? Gerçekten iyisin?"
"İyiyim Sehun. Gerçekten iyiyim. Endişelenecek bir şey yok."
Yixing ve Chanyeol yanımda fısıldaşıyorlardı.
"Yine aynı konu mu sence?"
"Bilmem Baekhyun'a soralım mı?"
Sessizce dönüp fısıldadım.
"Soo. Konu Soo'yla ilgili."
"O-oh tamam."
Bir süre herkes sessizce durdu. Hepsi bu konuyu biliyordu demek. Yani tabi ki biliyorlardı ama en azından arkadaşlarının buna hala üzüldüğünü biliyor olmaları güzeldi. Birbirleriyle ilgilenen bir aileye sahiptim. Luhan hariç..
O beni bir türlü ailesine kabul etmeyecekti. Ama o an karar verdim. O istemese bile bir şekilde o aileye dahil olabilirdim. Onun da aile kavramının içinde olabilirdim.
Sessizliği hiç beklenmedik bir soruyla Luhan bozdu.
"Onu özlüyor musun Jongin?"
"N-ne?"
"Bunu bilmeye hakkımız var. Onu özlediğin için mi ağlıyordun? Yoksa sadece kötü anılar mı?"
"Onu özlemediğimi biliyorsun Luhan. Ondan nefret ediyor muyum onu bile bilmiyorum. Ona karşı hissim yok. Sadece canımı yaktıklarını hatırladım ve.. Anla işte. Düşündüğün gibi değil."
"Bu konuyu sen mi açtın Baek?"
"H-hayır. Yani evet ama ben konunun buraya geleceğini bilemezdim. Üzgünüm."
"Bir daha o ikisiyle alakalı konuşma. Özellikle de Jongin'in yanında. Onu bir daha ağlatmanı istemiyorum."
Bir kez daha bana aynı nefretle bakıyordu.
"B-ben.."
Gözlerim dolmuştu. Onu isteyerek ağlatabileceğimi nasıl düşünürdü?
"Onun bir suçu yok Luhan. Bu konuyu ben açtım. O beni ağlatmadı. Üstüne gitme."
"Sen öyle diyorsan öyle olsun Jongin ve sen Baek bu konu burada kapanacak. Tamam mı?"
"T-tamam. Ben çok özür dilerim."
Bir köşeye oturup bacaklarımı kendime çektim. İçeceklerden birini alıp tüm gece boyunca sessizce bir kenarda içtim. Gerçekten berbat hissediyordum. Daha doğrusu Luhan sürekli böyle hissettirmeyi çok iyi beceriyordu.
Beni başlarda sevdiğini düşünmüştüm. Ama zamanla aralarına girdikçe beni kabullenemeyişi ve nefreti artmıştı.
"Şey.. Biraz yürüyeceğim."
Yerimden kalkıp taş yolda ilerlemeye başladım. Gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Duyduğum ayak sesleri ve belime dolanan kolla sağıma döndüm.
"Yixing?"
"Baek? Ağlıyor musun?"
"Sessiz ol lütfen. Duymalarını istemiyorum."
"Bak Baekhyun olanların farkındayım. Luhan sana tuhaf davranıyor. Bunu görebiliyorum. Yani daha önce de dikkatimi çekmişti. Daha doğrusu birkaç bakışını yakaladım. Neden böyle bilmiyorum ama kendini üzmene değmez."