Bana kalsa ortalıkta çok sık zombi olarak geziniyordum. Sürekli göz altlarım mor ve eğer-beni-sinir-edersen-seni-yerim bakışıyla dolanıyordum. Ama hey! Canlı insanlar canlı olan tarafıma saldırmadıkları sürece her şey yolundaydı! Berbat bir baş ağrısı ile trafik kurallarına pek dikkat etmeden okula sürdüm. Aslında derse bile gitmeyi düşünmüyordum ancak sonra aklıma ciara ile olan buluşmamız geldi ve kaçması için ona fırsat vermek istemiyordum. Yani uykuma yumuşacık,rahat, sevgili yatağım yerine sert ve rahatsız okul sıralarında devam edecektim.
Bir yatak nasıl sevgili olabilir?
Sinir bozucu iç sesi boğduğunda!
Ani bir manevra ile arabamı temizlenmiş olan aston martin ve bebeğim'in arasına park ettim. Yüzlerce başka park yeri varken neden illa buraya park ediyordum bilmiyorum. Sanırım Marco'yu arabayı omzuna atıp taşıma zahmetinden kurtarmak istiyordum. O öküz bunu da başarırdı büyük ihtimalle. Bir insan nasıl bu kadar kaslı olabiliyordu ?!
Son kez aynada mosmor göz altlarıma baktıktan sonra yorgun kıçımı arabadan indirdim. Biraz etrafıma bakındığımda dyan ve çocukların her zamanki yerlerinde durduğunu fark ettim. Ama ne yapacağımı bilmiyordum. Yanlarına mı gidecektim? Stefanie 'i de yanlarında gördüğümde pek güzel bir fikir gibi gelmiyordu. Her zamanki gibi yalnız başıma bir yere oturup zilin çalmasını beklemek ? kulağa harika geliyordu ama... siktir! Ben beni görmüş ve dyan' a bir şeyler söylemişti. O da bunun üzerine benim olduğum tarafa döndü. Meydan okurcasına tek kaşını kaldırdı. Ama beni şaşırtan yüz ifadesinin ' koca kıçını kımıldat ve yanımıza gel ' yerine ' istersen yanımıza gelebilirsin' şeklinde olmasıydı.
Tereddüt ettim. Hem dün öğle yemeğindeki gibi dikkat çekmek istemiyordum hem de çocukları salak oldukları ve yasa dışı işlerle uğraştıkları için azarlamaktan korkuyordum.
iyi de bunu önceden de biliyordun seni şimdi neden rahatsız ediyor?
Cevap çok basit. Tabi ki neredeyse tüm okul dyan'ın uyuşturucu işi ile uğraştığını biliyordu ancak dyan'ın da endişelendiğini bilmek olayı daha beter hale getiriyordu . demek ki durum o kadar riskliydi ki o bile endişeleniyordu. Utanarak neredeyse son bir dakikadır öylece olduğum yerde dikildiğimi fark ettim ve grubun yanına adımladım. Hala tereddüt içinde yanlarına neredeyse bir metre kala durdum. Dyan ,Ben,Marco ve Seth beni selamlarcasına başlarını sallarken Dan beni görmezden geldi. Cole bir kızı sömürmekten o kadar meşguldü ki beni fark etmedi bile.
Beni en çok şaşırtan ciara'nın bana zayıf bir gülümseme yollamasıydı. Nazikçe geri gülümsedim. Benim gibi o da konuşmalara katışmıyordu ama dyan'a her zamankinden daha yakın durduğunu fark etmiştim. Dyan da arada ona bakıp sevgiyle gülümsüyordu. Kalbim den bir taş düşerken derin bir nefes verdim. Sanırım sonunda konuşmuşlardı. Zil çalana kadar ki o birkaç dakika da sessizce yanlarında dikilirken bana bakışlarını dikmiş olan stefanie'e yaptıklarına-dikkat -et-yoksa -ölürün bakışlarıyla karşılık vermekti.
Öğle arasına kadar ki üç ders hızlıca daha doğrusu uykuyla geçti. Çünkü hiçbir saniyesini dinlememiş sürekli uyumuştum. Öğle arasında da direk dyan ve çocukların masasına oturdum. Yine sessizce kendi halimde takılıyordum ki bu çok da zor değildi çünkü kimse beni konuşmaların içine katmak için uğraşmıyordu. Dalgın bir şekilde yemeğimi yerken çocukların derin seslerini dinliyordum. Acaba ciara ile olan buluşmamız nasıl geçecekti merak ediyordum. Geçekten tuhaftı. Bir hafta önce onunla özel olarak buluşmayı aklımdan geçirmezken şimdi onu diğer sürtükler gibi göremiyordum. Ciara 'tavrıyla' kendini korumaya çalışıyordu ve merak ettiğim aynısını dyan'ın da yapıp yapmadığıydı.
Bazen maskesinin ardına baktığımı hissettiğim o küçük anları düşündüm. Özellikle dün tuvalette geçen konuşmamız beni düşündürüyordu. Ve bay yuvarlak dan kaçarken kucağına düştüğüm zamanki hissettiğim ani sıcaklık. Dyan tam anlamıyla bir bulmacaydı. Ve çözmem için beni kışkırtıyordu. Kendime şaşırarak başımı salladım. Bu şekilde düşünmemeliydim. Dyan'a şu andan daha yakın olursam ,ki onu anlamak için bu gerekliydi, onun da benim hakkımda daha fazla şey öğrenmesi söz konusu olabilirdi. Şimdi bile bazı şeyler biliyordu ve Dan'den kaçarken göz yaşlarımı kesin görmüştü. Durum çok riskliydi. Ve aptalca. Sonuçta dyan borcunu öder ödemez benden eskisi gibi nefret edecekti. Neden bende öyle olacağımı söylemiyordum ? çünkü bunu yapabileceğimden emin değildim.
Son birkaç gün kafamı o kadar çok karıştırmıştı ki tek bildiğim hayatımın gerçekten boktan olduğuydu!biliyorum insan kendini acındırmamalıydı ancak son zamanlarda olan şu boktan şeyler de neyin nesiydi?! Zilin yüksek sesi beni düşüncelerimden koparırken diğerlerinin çoktan kalktığını anlamam birkaç saniyemi aldım. Acele ile çantamı alıp diğerlerin peşine gittim. Bir dahaki dersim en sevdiğim öğretmenim bay Coleman ileydi . kalbim sevinçten takla atıyordu. Tabiî ki birbirimizden ayrılırken kimse birbiri ile vedalaşamadı. Ve şaşırtıcı bir şekilde derse zamanında girdim.
İsteksizce kendimi sandalyeme bıraktım. Bay Coleman'ın da keyfi yerinde olacaktı ki dersi cehenneme çevirmedi ve sessizce yazdığı matematik problemlerini defterime geçirdim. Dikkatimi matematiğe vermek kafamın içindeki karışıklıktan beni uzaklaştırmıştı. Dersin sonuna doğru ciara'yı dürttüm. ''buluşmamızı unutma '' dedim yamuk bir sırıtma ile. O da her zamanki asabi cevaplarından birini vermek yerine gülümsedi. Bu olumu tepki beni mutlu ederken daha fazla oyalanmadan diğer dersliğime koşturdum.
Okula olan hevesim artık eksilerdeydi ve kalmam için de bir sebep yoktu. Ciara beni ekecekmiş gibi durmuyordu ve ben de sessizce dyan'ın peşinde dolanmak zorunda kalmayacaktım. Adımlarım yavaşlarken koridorun ortasında durdum. Bugün Perşembe olduğundan dinnertime daki mesaim de geçti. Yani bu son iki derse girsem bile kafe'ye gitmeden önce bir boşluğum vardı. Ah hadi ama! Gereksiz yere ders kaçırmamalıydım. Kendime ve omzumda oturmuş sürekli '' aferin tessa. İyi bir kız ol ve okul için çaba sarf et.'' Diyen meleğe sinir olmuş bir vaziyette dersliğe adımladım.
Yinede bir buçuk saat sıkılmış bir şekilde okul olarak kamufle edilmiş cehennemde oturdum ve şaşılacak şekilde dyan denilen şeytana dahi rastlamadım. Olaysız bir okul günü işte.
-----
yazarın da yazdığı minik notu eklemek istiyorum. demiş ki: biliyorum biliyorum çooookk sıkıcı :( ama her gün de dünya batamaz ya :D
sizi seviyorum.x
sabire.x.x
ŞİMDİ OKUDUĞUN
behind the screen (türkçe çeviri)
RomanceTessa'nın hayatı tam anlamıyla bir kâbus.Babası içiyor ve onu dövüyor ve üvey annesi ona kötü davranıyor.Buna rağmen dışarıya her zaman mükemmel bir profil çiziyor.Ama bir gün okulun kötü çocuğu ,dyan'ın, kız kardeşine yardım ediyor ve ona göre artı...