2 Yıl Önce
Geometri şu an olduğundan daha kötü olamaz derken Analitik Geometri'yle tanıştırıldım. Ortak arkadaş vasıtasıyla (Halil Hoca).
Hoca tahtaya soru yazdı, sınıfa döndü.
-Hadi çocuklar, çözen el kaldırsın.
Ben boş bakma mesaime devam ederken Ömür yanımda ateşi keşfediyordu.
-Ömür biraz daha hızlanırsan sıra sürtünmeden alev alacak.
Ömür kafasını kaldırmadan cevap verdi.
-Sen de komik olmaya çalışacağına biraz ders çalışsan diyorum. Sınavda arkamdan dürtüklersin sonra 3 neydi 5 neydi diye.
-Hiç konuşma, geçen sınav hoca insanların yerini değiştirirken resmen el kaldırdın beni de değiştirin diye. Pisliksin çok.
Ömür bana sinirle baktı.
-Sen de Pelin'le aramı açmasaydın.
Gözlerimi şaşkınlıkla açtım.
-Pelin'le aranı ben mi açmışım? Lan senin aranı yapan benim zaten Pelin'le! Esra Erol'dan çok mesai yapıyorum ben senin yüzünden, karşılığı bu mu?
Sesim yükselince sınıf dönüp bize baktı. Halil hoca yanıma yaklaştı.
-Hişt, sessiz biraz.
Boş defterime baktı.
-Zeynep soruyu bile yazmamışsın daha?
Ömür defterinden kafasını bile kaldırmadan konuştu.
-Onun okuma yazması olup olmadığı şüpheli hocam, sınıfça hiç görmedik kalem tuttuğunu.
Kafamı kaldırıp sinirle Ömür'e baktım.
-Bak şimdi göreceksin eğer kafanı kaldırırsan.
Kalemi aldığım gibi Ömür'ün kulağına soktum. Aslında öyle olsun istememiştim amacım sadece korkutmaktı. Ama sanırsam biraz derin sokmuşum. Kalem kulağında kalakaldı.
Ömür'ün dehşete kapılan suratını görünce kendimi tutamayarak gülmeye başladım. Dehşeti üzerinden ilk atan Halil hoca oldu.
-ZEYNEP!
Hemen Ömür'ü kolundan kaldırıp kapıya doğru sürüklemeye başladı. Ben de gülerek onları takip ettim.
-Hocam önce kalemi çıkarsaydık!
Ömür sinir harbi geçirmeye devam ederken cevap verdi.
-SEN HALA KONUŞUYOR MUSUN ORDA?
Revirde haliyle kalemi çıkardılar, neyseki ucunda kan falan yoktu. Ama müdür korktu ve kulakta problem olup olmadığını anlamak için acile gitmemizi istedi. Aslında benim gitmemi istemedi, benim için başka planları vardı. O an gözlerinden okuduğum kadarıyla eğer okulun bir mahzeni olsaydı oraya kapatırdı.
Ben tabi ki Ömür'le gitmek istedim. İlk anın şokunu üzerimden atıp olayın bindiği ciddiyeti farkedince korktum çünkü. Başıma bela açılacak diye değil, Ömür'e zarar verdim diye. Haliyle deli gibi ağlamaya başladım. Ömür gözlerini devirdi müdüre baktı.
-Hocam izin verirseniz Zeynep de gelsin. Burada kalırsa merak eder.
Müdür bize garip garip baktı. Ben hala iki gözüm iki çeşme ağlıyordum.
-Oğlum ben anlamıyorum artık sizi. İkinizi birden okuldan atacağım bir gün, valla bıktırdınız beni.
Bana döndü.
-Tamam sen de git, ikiniz de gidin. Ama yarın görüşeceğiz seninle Zeynep.
Gözyaşlarımın arasında kafamı salladım, bizi götürücek servise doğru yürürken hala ağlıyordum. Ömür kolunu omzuma attı, eliyle yanağımdaki yaşları sildi.
-Tamam ağlama artık sen de. Yok bir şey korkma.
-Çok özür dilerim Ömür.
-Tamam hadi, sus artık. Seni mi teselli edeceğim sağır olduğuma mı üzüleceğim ben.
Sağır olmak kelimesini duyunca daha da şiddetli ağlamaya başladım.
-Zeynep sus artık delirtme adamı. Senin canın sağolsun, istersen gözüme sok ben yine kızmam sana, ama ağlama artık. Ağlama depresyona girdim burada.
Bunları sırf ben susayım diye söylediğini bilsem de biraz rahatlayıp sustum. Servise bindik.
Ömür bana bakıp gülümsedi.
Araya içimden gelen, geçmişten mini hikayeleri serpiştiricem böyle, umarım beğenirsiniz : )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kime Ne?
Literatura FemininaZeynep'in gözü artık açıldı, her yanına kısmet saçıldı. Peki gerçek aşk kim? Ya da var mı? Ve Zeynep onu kaçırmak için neler yapabilir?