6 - 3/4'üm

2.7K 186 34
                                    

Son zamanlarda okul arkadaşlarımla planladığım gibi, fazla vakit geçiriyorum. Dolayısıyla okulda da. Kafede çalışmayı -haliyle- bıraktığım için iyi de oluyor, çünkü fazlasıyla boş zamanım oluştu. Şu sıralar en popüler konu asistan hocalarımızdan birinin çekmeyi düşündüğü film. Kültür bakanlığından destek de alacakmış. Okul öğrencilerini ilgilendiren kısmı ise okuldan da oyuncu seçmelerine katılım alacak olması.

-Katılacak mısın?

-Bilmem. Sen?

Tuğçe hevesle kafasını salladı.

-Herhalde. Gerçi pek şansımız yok, daha birinci sınıfız ama olsun. Hem Fatih hoca yazmış hem de devletten destek almış, kesin süper bir iş olacak.

Tuğçe'ye cevap verecekken karşıdan Can'ın bana doğru geldiğini gördüm. Bunun ne işi var burada? Panik yapmamaya çalışarak Tuğçe'ye döndüm. Ama biraz geç kaldım, Tuğçe Can'ı, ben onunla vedalaşamadan gördü.

-Can değil mi bu? Şu dizide oynayan arkadaşın.

Kaşlarımı kaldırıp mırıldandım.

-Yaa öyle.

Can yanımıza geldi. Tuğçe hevesle kendini tanıttı. Dışarıdan bakan biri için havalı ve de çok yakışıklı, ünlü bir çocuktu Can.

Aslında düşünülünce ben genç kızların sevgilisi, yakışıklı bir ünlüyü elinin tersiyle itip gerçek aşkı yani Ömür'ü tercih etmiş biriyim. Harikayım bir nevi.

Sus Zeynep.

Can Tuğçe'ye güldü, elini sıktı. Bana döndü.

-Biraz konuşalım mı Zeynep?

Ömür'ü aramalı mıyım?


***


Korktuğumdan değil, daha sonra lafı geçince "Ben sana beni ara demedim mi?" demesin diye Ömür'ü aramayı düşünmüştüm. Ama vazgeçtim. Kimseye yaptıklarımın hesabını vermek zorunda değilim, bu kişi Ömür bile olsa. Özgür bir ruhum ben, Ömür bile değiştirmemeli bunu.

Can'ın arabasına bindik. Ağır ağır sürmeye başladı. Vücuduma ufak bir 'pişmanlık' dalgası yayılmadı değil. Beni ve özgür ruhumu alıp dağın başına kaçırırsa ne bok yiyeceğim acaba.

-Zeynep kasılma. Sana zarar verecek halim yok. Konuşmak istiyorum sadece.

Tenha bir yere park etti. Biraz rahatladım. Ama kapılar kilitli olmasa da rahat olacağım.

-Arabanın kilidini de açsana, klostrofobi basıyor bana.

-Klostrofobi basıyor? Altını çiziyorum "basıyor"?

Geçiştirmek için, her zaman yaptığım gibi, hızlı hızlı lafları arka arkaya dizdim.

-Ay evet basıyor, bana basıyor o öyle karabasan gibi nesinin altını çiziyorsun? Ha karabasan ha klostrofobi, bunlar basabilitesi olan şeyler. Bak hala konuşuyorum ben. Açsana şu kilidi ne konuşturuyorsun beni?

Can gülmeye başladı, sonra da kilitlerin açıldığını haber veren TAK sesi duyuldu.

Oh.

Artık ciddileşebilirim. Can'a dönüp tüm samimiyetimle sordum.

-Bana sormak istediğin, içini rahatlatacak bir şey varsa sor.

Konu ciddileşince haliyle o da ciddileşti.

-Zeynep neden? Neden yaptın bunu?

Yüzüne utançla değil ama üzüntüyle baktım.

-Ben bir şey yapmadım.

Kime Ne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin