Karanlığı tam anlamıyla düşünmemiştim hiçbir zaman. Çünkü karanlığı düşünmek bile korku tohumlarını serpiştirirdi içimin topraklarına. Şimdiyse yıllardır yediğim vurgunlara ve çektiğim acılara karşılık elimde kalan karanlığa gömülü bir ruh vardı.
Küçükken gözlerimi kapattığımda önüme düşen karanlıktan korkardım, şimdiyse o karanlığa gömülü bir ruha sahiptim. En sahici dostlarım olan kelimeler bile bu karanlık girdabından çıkaramamıştı beni. Ruhumun bağlandığı kelimeler bile...
Huzursuzluk barındıran soluk alışverişim, soğuk gece de belli belirsiz gri bir duman olarak karanlığa karıştığında gözlerimi gölgeli yüzünden çekerek bahçede ki ışıklandırmalara baktım.
Ne düşüneceğimi ve en önemlisi ne hissedeceğimi şaşırmış olduğum iç dünyamda yıllardır ters giden olayların akışı, insanlara karşı tavrımı fazlasıyla değiştirmişti. İnsanlara hiçbir şekilde güvenmiyor, onlara tam anlamıyla duygularımı açamıyordum. Nedeni neydi, kimdi, nedendi sadece benim biliyor oluşum da benim acımdı.
İstemsizce buğulanan gözlerimi kırpıştırarak karşımda ki adama baktım. Kimdi, benim neyimdi?
Daha iki günlük tanıdığım bir adam nasıl olurdu da sararan acılarımı yeniden asi bir rüzgar gibi suratıma çarpardı? Bende bu kadar duygu uyandırması mümkün müydü?
Ben ki yıllarca acılarımın tohumlarını içime gömen biriydim, kimseye dert dökmezdim ve yersiz yere de acı çekmezdim. Ben buydum.
Ben Efsa Saruhan'dım...
Tanımadığım bir adama acılarımı dökmeyecektim, bunu yapmayacaktım.
"Bak, kendimce sorunlarım var. Dengesiz biriyim ben, her yaptığımı neden diye sorgulama."
"Nasıl sorunlar?" dedi gözlerini kısarak.
"Emin ol senin anlayamayacağın kadar başa çıkılmaz sorunlar."
"Başa çıkılıp çıkılmayacağına istersen bırakta, ben karar vereyim?" dedi ukala bir tavırla.
"Tanımadığım, yabancı bir adama neden sorunlarımı anlatayım? Söylesene, benim neyimsin?"
"Ben kötü biri değilim." dedi elini kendine yönelterek. Umursamazca omuz silktim.
"Bana göre güvenilir biri de değilsin."
"Sana göre güvenilir olan kişi kim? Bu gece saatlerce yanında oturduğun adam mı?"
"Bu, seni ilgilendirmez!" dedim sert sesimle.
"O adamın sana olan bakışları, normal değil!"
Sinirden irileşen gözlerimi istemsizce kırparak yutkundum. Ne diyordu bu adam?
Omuriliğimden başlayan elektrik dalgası tüm vücudumu sardığında yavaşça titredim ve göz kontağını kesmeden bir iki adım atarak tam önünde durdum.
"Sen, ne diyorsun?" dedim soğuk çıkan sesimle.
"Ne anladıysan o."
"Yaptığın imanın ne kadar aşağılık olduğunun farkındasındır umarım." dedim sinirle soluyarak. "O adam, benim hocam."
"Bakışları öyle demiyor ama?"
"Basit bir hastanın sözüne inanacak kadar aptal mı duruyorum, Miroğlu?"
Bakışları gözlerimde derinleşirken, söylediklerimi destekler bir şekilde ellerimi göğsüm üzerinden çaprazladım ve tek kaşımı kaldırarak yüzüne bakınmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GUFRA
Mystery / ThrillerKaranlık ruhlarını bilinmezliğe adayan, geçmiş gibi geleceklerinin de kaybolduğu odalarda yaşamını devam ettiren iki yaralı ruh.