"Zihnimin çizik dolu duvarları beni kuytularda sıkıştırdığı vakit, soğuk biri olmak kaçınılmaz gibi görünmüştü."
*
Kulağımda yüzüncü kez tekrarlanan şarkının yankılandığı kulaklıkları çekerek çıkardım. Saçlarımın arasından derime damlayan suların sayısı artmaya başlamıştı bile, vakit kaybetmeye gerek yoktu.
Adımlarımı hızlandırarak hastane kapısından içeri girdim ve hızlıca görevli odasına doğru adımladım.
Tam kolu aşağı indireceğim sırada Derin'in sesi kulaklarıma dolduğunda yavaşça arkama döndüm.
"Gelmeseydin, biz hastaneyi taşıyacaktık."
Boş bakan gözlerimi, yüzüne diktim.
"Yavaş yürüdüm bu kez, ondan geç kaldım." diye basitçe bir açıklama yaptığımda, iri gözlerini abartılı bir şekilde devirdi.
"İyi, hadi üstünü değiş, gel."
Onaylar bir biçimde kafamı sallayarak önüme döndüm ve odaya girdim.Siyah çantamı, kapının arkasında ki askılığa asarken, aynı zamanda siyah yağmurluğumu çıkarmaya çalışıyordum.
Üzerimde hemşire kıyafeti kalana kadar soyunduktan sonra, açık olan saçlarımı basit bir at kuyruğu yaparak odadan çıktım.
Henüz bir iki adım atmıştım ki, yumuşak bir erkek sesi duydum arkamdan.
"Pardon, bakar mısınız?"
Yavaşça arkama döndüğümde, gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
"Zana?"
Sesim istemsizce şaşkın bir ifadeye bürünürken, o da en az benim kadar şaşırmış görünüyordu.
"Efsa?"
"Bir şey mi oldu?" dedim kaşlarım çatılırken.
Kafasını onaylayan bir şekilde salladığında, meraklı bakışlarımı yüzüne diktim.
"Arşad, elini kesti."
Tek nefeste söylediği şeye anlam getirmek bir yana, Arşad'ın kim olduğunu merak etmiştim.
"Arşad? O kim?" dedim kaşlarım daha çok çatılırken.
Gözlerini şüpheyle kıstıktan sonra, yavaşça dönüp arkasına baktı ve eliyle 'bir dakika' işareti yaparak koşar adım çıkışa doğru yürüdü.
Yüzümü anlamsızca buruşturarak önünde durduğum beyaz duvara yaslandım ve kollarımı, göğsüm üzerinden çaprazladım. Bir iki dakika sonra otomatik kapı tekrar açıldığında gözlerimi diktiğim beyaz zeminden aldım ve Zana'ya diktim.
Zana, Derin'in abisiydi fakat fazla bir konuşmuşluğumuz yoktu.
Hafif açık renk fönlenmiş saçları, çekik kahverengi gözleri ve uzun kirpikleriyle dikkat çeken biriydi.Hafif kalın dik kaşları ve yumuşak yüz hatlarıyla bir kızı rahatlıkla kendine aşık edebilirdi fakat bu zamana kadar düzgün bir ilişkisi olduğunu duymamıştım.
"Efsa?"
Daldığı için sulanan gözlerimi kırpıştırarak karşımda duran adama baktım.En fazla, yirmi dört yaşındaydı fakat, yapılı bir beden sahipti.Gözlerim gözleriyle kesiştiğinde, bir anlığına nefesimi tuttum.Gözleri... Toprak rengindeydi, farklı bir renge sahipti. Kesinlikle kahverengi değildi. Fazla uzun olmayan dağınık siyah saçlarıyla görüntü tamamlanıyordu sanki.Kalın olmayan dudakları ciddiyetle gerilmişti.Soğuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GUFRA
Mistero / ThrillerKaranlık ruhlarını bilinmezliğe adayan, geçmiş gibi geleceklerinin de kaybolduğu odalarda yaşamını devam ettiren iki yaralı ruh.