6. BÖLÜM: "ÇELİŞKİ"

1.6K 273 280
                                    

Bölüm şarkısı: Evanescance:Lies

Hepinize keyifli okumalar! ^^

*

Kelimelerin ucunda tüten kan kokusu, zihnimin derinliklerine dağılarak kızıllığını anılarıma dağıttığında derin bir nefes hapsettim göğsüme. Geleceğim, geçmişimde var olan kan izleriyle doluydu. Dünüm, bugünüm ve yarınım. Hepsi kanlı senaryolara ev sahipliği yapan günlük zaman dilimleriydi.

Bu kanlı günler ve gecelere zamansızca nakşeden olaylar kargaşası, son zamanlarda hayatımdan çoğu şeyi çalmaya başlamış ve bana bazı paranoya huylar aşılamıştı. Acılarımı döktüğüm satırları darma duman, uykularımı gözlerimde kül etmişti.

Kulağımda, yüzüncü kez tekrarlanan şarkıya anlamsızca yüzümü buruşturdum ve kulaklıkları hırsla çekerek çıkardım. Sanki her adımımda arkamda kalan ayak izlerimi başka bir ayak dolduruyormuş gibi hissedişimin bilmem kaçıncı kezi yavaşça arkamı dönerek neredeyse boş olan caddeye baktım. Yanımdan geçen birkaç kişi dışında kimse olmamasına rağmen gözetleniyormuşum gibi hissetmek, içime kuşku tohumları ekiyordu.

Hızla kararan hava, aynı şekilde içimi ürpertse de tekrar önüme dönerek caddenin sonuna adımlamaya başladım. Titrek nefesim, dudaklarımdan gri bir duman gibi havaya karışıyor ve bu sürekli olarak tekrarlanıyordu. Kafamı hareket ettirmeden gözlerimle yan tarafımda duran karanlık ormanlığa göz gezdirdiğim sırada sanki siyah bir gölge hızla karanlığa karıştı.

Adımlarım aniden durduğunda yavaşça yutkunarak sağıma döndüm ve karanlığıyla beni içine çeken ormanlığa baktım. Görünürde bir şey görünmüyordu fakat siyah bir gölgenin hareket ettiğine yemin bile edebilirdim.

Önümde duran ve ormanlığa ulaşmamı engelleyen kısa, gri duvara kısa bir bakış atarak ellerimi tırtıklı yüzeyine koydum ve tek hamlede diğer tarafa atladım. Kalın taban botlarım yüzünden hafifçe tökezlesem de toparlanarak koyuluğa baktım ve yavaşça karanlığa doğru adımladım.

Bir, iki, üç.

Hafifçe sulanmış karların ayakkabılarımın altında ezilmesinden çıkan ses oldukça dikkat dağıtıcıydı fakat silkinerek birkaç adım daha savurdum.

Dört, beş, altı.

Yavaşça sıklaşan ağaçların kolları karanlık gökyüzüyle neredeyse iç içeydi. Kafamı tekrar önüme eğerek adımlarımı daha sert attım.

Yedi, sekiz, dokuz.

İyiden iyiye ruhuma korku enjekte eden karanlık, daha da koyu bir tona büründüğünde yavaşça yutkundum ve kafamı arkaya çevirerek ışıkları görünen caddeye baktım.

Gitmeli miydim?

Bir süre anlamsızca ışıklandırmalara bakarak düşündüm.

Beynim, durmuş gibi hiçbir tepki vermediğinde kararlılıkla önüme döndüm ve bir adım daha attım karanlığa.

Ve on.

Attığım adımın ardından hareketsizce durdum. Korku, adımlarımı bağlayıp göğsüme doğru ilerlediğinde derin bir nefes aldım ve gözlerimi kırpıştırarak karanlığa bakınmaya devam ettim.

Karanlık geceyi cılız ışıklarıyla aydınlatmaya çalışan yıldızlara baktım ve tuttuğum nefesi titrekçe verdim. Son zamanlarda gelişen olaylar fazla tedirgin olmama neden olmuştu. Bu ağaçların arasında belli bir süliet görmek beni korkutuyordu fakat görmekte istiyordum. Sanki gelişen olaylar kargaşası, o sülietle birlikte gün yüzüne çıkacaktı.

GUFRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin