"Yakında görüşürüz, sevgilim." diyerek gözden kayboldu.
Ben ise hâlâ olup biteni anlamaya çalışıyordum. Bana giderken, "Yakında görüşürüz, sevgilim" demişti. Yakında derken ne demek istiyordu? İlk kez birbirimizi görmüştük. Yoksa tekrar mı görüşecektik? Peki yardım ettiğim bu kişi kimdi? Adı neydi? Neden benden yardım istemişti?
Kafamda birbirinin ardı kesilmeyerek oluşmaya başlayan sorulara zorlukla bir dur, diyerek kulaklığımı taktım ve eve doğru yürümeye başladım.
Kısa bir yürüyüşün ardından eve varmıştım. Kapıyı çalarak annemin açmasını bekledim. Her zamanki güler yüzüyle kapıyı açıp, "Hoş geldin kuzum." diyerek eliyle içeriye buyur etti. Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girerken anneme, "Hoş buldum, Zümra Sultan." diyerek yanaklarını sıkıp öptüm.
"Eşek sıpası seni! Kaç kere diyeceğim yanaklarımı sıkma diye?"
Kızan bakışlarla baktığını sanıyordu ama Zümra Sultan'dı o. Bana kızamazdı ki. Böyle yapınca daha çok yanağını sıkasım geliyordu. Ama çok ufak bir ihtimalde olsa terlik yemek istemiyordum.
"Hadi deli kızım benim, git de üstünü değiştir."
"Emredersiniz hanımefendi. Hemen gidiyorum. Uçtum bile!" Koşarak odama vardım. Annemin güldüğünü ve, "Deli kız işte. Ne olacak?" dediğini duymuştum. Adım çıktı deliye, inmez sekize. Kendi halime güldükten sonra dolabımdan gri eşofmanımı ve mavi v yaka tişörtümü çıkarıp üstüme geçirdim.
"Miray kapıya bakar mısın? Elim dolu anneciğim." diyerek bana seslenen anneme odamdan seslenerek cevap verdim. "Tamam, bakıyorum hemen!"
Koşarak kapıyı açtım. Gelen benden iki yaş küçük erkek kardeşim Arden'di. Ayakkabılarını çıkarıp içeriye girerken,"Sen neredeydin, yer cücesi?" diye sordum.
Ona 'yer cücesi' diyerek hitap etmeme sinir olurdu. Ama onu sinir etmek en sevdiğim şeyler arasında yer aldığı için inatla söylemeye devam ediyordum.
"Bana yer cücesi demeyi kes! Tamam mı? Aramızda sadece iki yaş var." diyerek sinirle soludu.
"Ov sinirlenirmiş de." Sanki küçük bir çocukmuş gibi 'ovv'layarak yanaklarını sıktım.
Bu hareketim onu daha da sinirlendirmişti. Ellerimi iterek yanımdan uzaklaştı. Odasına giderken de kendi kendine saydırmayı unutmamıştı. Arden'i sinirlendirme görevimi tamamladığım için otuz iki diş sırıtarak annemin yanına ilerledim ve anneme mutfak işlerinde yardım etmek için mutfak önlüğünü boynuma geçirip yardım etmeye başladım.
...
Birinin yatağımda tepinmeleri sonucunda gözlerimi açtım. Daha doğrusu açmaya çalıştım. Ben gözlerimi açana kadar uzaylılar dünyayı basmışçasına tepinmesine devam ediyordu. Tepinen kişi büyük ihtimalle Arden'di.
"Lan kalksana! Açım, aç! Annem kahvaltıya çağırıyor." diyerek tepinen kişi, tahmin ettiğim kişi olduğunu doğrulamış olmuştu.
Daha uyku sersemi olduğum için sakince,"Tamam, geliyorum. İn şu yatağımdan aşağıya." dedim. Ama bu sakinliğime rağmen dediğimi hiç takmayıp yatağımda zıplamaya devam etti. Sen misin beni takmayan? Ayağımın birini yorganın içinden dışarı çıkarıp ayağına arkadan hızlıca geçirdim. Dengesini kaybedip yere yapıştı.
"Sana yatağımdan in demiştim." diyerek gülümsedim.
"Yemedim yatağını. Yatağında senin gibi bozuk bir şey zaten."
"Arden, senin de bir tarafını bozmadan odamdan çık."
Yerden kalkıp odadan dışarı çıkarken orta parmağını çıkardı. Bende orta parmağımı çıkarıp kafamı omzuma doğru eğerek gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLANİHAYE
Teen FictionKırgınlıkların kalbine battığı bir kız düşünün. Gülümsemeleri çoğu zaman burukla dolu. Bir gün, tüm acılarına rağmen, gülümsemeyi benliğinden uzak tutamayan bir çocuk giriyor hayatına. Gülümsemeyi öğreniyorlar birlikte, sonsuzluk da; sonla. ~ Her ş...