"Mum bilseydi eriyeceğini, yakar mıydı kendini?"
Burukça gülümsedi. Bu cümle canını yakıp birini hatırlatmıştı.
"Hamdi Bey çok yüksek çıktı." dedi burukça gülümsemesine devam ederken. "Mumdum ben. Yanmaya, erimeye hazır bir mum. Ama o beni yakmadan yok etmeyi tercih etti."
Sonra kitabı kapayıp kitaplığına koydu ve yatağının üstüne oturdu. Gözlerini kapayıp hiçbir şey düşünmemeye çalıştı. Ama düşünceler zihnine akın etmeye başlamıştı bile. Böyle zamanlarda hep yaptığı şeyi yaptı. Yorganın altına girip gözlerini kapadı.
×××
Birinin beni dürtmesi daha doğrusu sarsması ile gözlerimi yavaşça açtım. Beni sarsan kişinin dünkü çatlak teyzenin olacağını asla düşünmezdim.
"Kızım suratıma salak salak bakmayı kesip kalkmaya ne dersin?"
Ulan rüya falan mı görüyorum ben? Yoksa cidden bu deli şu an benim karşımda mı? Yok ya kesin rüyadayım ben.
"Ay hem çirkin hem de fazla salak. Kız çirkin kalksana."
Allahım rüya ise bu eğer lütfen hemen uyanayım.
"Annen seni doğururken beynini doğumda mı düşürdü acaba? Kızım ne bakıyorsun öküzün trene baktığı gibi."
Elindeki bastonu ile koluma vurdu. Canım çok yanmamıştı ama biraz sızlamıştı. Rüyada da değildim. Lan bu sabah sabah ne yapıyor burada?
"Hop teyze, teyze! Ne oluyor sabah sabah ya?"
"Teyze mi? Haspam annen yaşında kadınım ne teyzesi? Ayrıca ne sabahı? Öğle olacak öğle!"
Bunu demesi ile kahkaha atmaya başladım. Annen yaşında kadınım mı, demişti?
"Ne gülüyorsun? Gülme de cevap ver çabuk."
"Annem yaşında? Teyze dediğime şükretmelisin. Sana nine demem gerekirdi. "
"Nine senin ebendir. Terbiyesiz. Nineymiş."
Odamdan çıkacakken durup bana baktı.
"Kalk da kahvaltıya gel. Uyuya uyuya iyice şişmişsin. Göbeğini buradan görüyorum. Hem çirkin hem şişman. "
"Nineciğim sen aynada kendine bakıyor musun? Ben minik göbüşüm ile mutluyum. Kahvaltıda görüşürüz tombiş nineciğim." deyip öpücük attım.
Elindeki bastonunu bana doğru fırlattı. Kafamı eğip hızlıca yorganın içine girdim. Neyse ki baston bana isabet etmemişti. Kafamı yorganın içinden çıkarıp nereye gittiğine dair etrafıma bakındım. Odamdaki siyah puf koltuğumun üstüne düşmüştü. Teyzeye bakıp sırıttım.
"Kalk da şunu bana getir. Pişmiş kelle gibi sırıtıyor bir de."
Yorganı üstümden atıp yataktan çıktım. Ağır adımlarla puf koltuğumun yanına ilerledim.
"Daha kıçını kaldıramıyor. Yarın getirirsin artık."
Bastonu elime alıp teyzeye inat daha yavaş yürüyerek yanına vardım ve bastonunu verdim.
"Hiç getirmeseydin. Kıçın da çok büyük. Az spor yap."
Gözlerimi devirip öylece suratına baktım. O da bana aynı şekilde birkaç saniye baktıktan sonra odamın kapısını kapayıp odamdan çıktı.
Güne böyle aksiyonlu başladıysam devamını düşünemiyordum. Telefonumun çalması ile komodinin yanına hızla gidip telefonumu elime aldım ve gelen aramayı cevaplandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLANİHAYE
Teen FictionKırgınlıkların kalbine battığı bir kız düşünün. Gülümsemeleri çoğu zaman burukla dolu. Bir gün, tüm acılarına rağmen, gülümsemeyi benliğinden uzak tutamayan bir çocuk giriyor hayatına. Gülümsemeyi öğreniyorlar birlikte, sonsuzluk da; sonla. ~ Her ş...