Herkese merhaba! Nasılsınız bakalım Hobidikler? Umarım iyisinizdir. En son bölümü iki ay önce atmıştım ve bu iki ayda sadece 52 kişi okumuş... Okunma sayıları git gide düşüyor. Acaba yazdığımı mı artık beğenmiyorsunuz diye bazen düşünüyorum. Eğer hikayede sizi rahatsız eden noktalar varsa çekinmeden bana bildirebilirsiniz. Biliyorum wattpadin büyük bir çoğunluğu sınava hazırlanmakla geçiriyor zamanı. O yüzden ve bu aşamalardan geçmiş biri olarak bir şey demiyorum. Okunma sayısı için mi yazıyorsun yha diyenler olabilir ama hayır. Onun için yazmıyorum. İsterse okunma sayısı 15 olsun yine yazacağım. Bunu karakterlerime ve yanımda olan hobidiklere borçluyum. Pekala. Lafı çok uzattım sanırım. Hepinize hobidik dolusu okumalar! Ve son olarak bu sene sınava girecek olan herkese başarılar!
- - -"Buğra kendisine yeni bir sevgili yapmış."
"Çok güzel. Peki, bunun beni ilgilendiren tarafı?"
"Peşini bırakır işte Dedikodutellam."
"Hiç sanmıyorum. Buğra bu. İntikam almadan rahat durmayacaktır."
"Nere intikam alıyor acaba? Berkhan bunu bir güzel dövmedi mi? Hani akıllanmayıp canı yine dayak istiyorsa gelsin yavyum beyinli."
"Sorun da dövmesi zaten. Dayak yemeyi kendine yedirememiştir. Bakın şuraya yazıyorum." diyerek işaret parmağımı masaya bastırdım. "Buğra kolay kolay peşimizi bırakmayacak ve huzurumuzu bozmak için her şey yapacak."
"Huzurumuzu bozmaya çalışanın huzurunu bozarız kardeş." diyen Beril'e gülerek, "Bozarız tabii kardeş. Neyse şu konuyu kapatalım. Birazdan gelecek olan yemeğimizi huzurlu huzurlu yiyelim. " dedim.
"Aynen yavyumlar. Miray haklı."
Garson gelip masayı bir güzel donatmaya başlayınca keyifle gülümsemeye başladım. Gülümseme işini birazcık abartmış olmalıyım ki Eslem tarafından koluma sert bir dirsek darbesi aldım. Aldığım bu darbe ile kaşlarımı çatarak, "Ne vuruyon be!" diye cırladım.
"Ne gülüyon deli gibi, diyecektim de sen zaten delisin."
"Sen hep böyle komik miydin? Yoksa sonradan mı böyle oldun?"
"Höhh dedik! Burada komik biri varsa o da benim. Tahtımda gözü olanın gözünü yavrumlarım! Ona göre ayağınızı denk alın."
"Komik mi? Sen ne zaman komiktin? Hani komiksin de ben mi bilmiyorum?"
"Şimdi bir şey diycektim de sen Garson Bey'e dua et." diyerek yapmacık şekilde gülümseyen Dolunay'a Garson da eşlik etti ve, "Afiyet olsun." diyerek yanımızdan hızla uzaklaştı.
"Şu dışarı çıktığımızda biraz normal davranın be Oburiksler! Millet yanımızdan hızla uzaklaşıyor."
"Çokta tın." diyerek omuz silktim ve krepimden bir parça alarak içine nutellamı sürmeye başladım.
"Umursamazlık seviyem." diyen Beril'e aldırış etmeyip krepimi ağzıma tıkıştırdım.
Hâlâ umursamadığımı fark edince önüne dönerek yemeğini yemeye başladı. Ben kimseyi umursamayıp yemeğimi keyifle yemeğe devam ederken Eslem'in tabağına hiç dokunmayıp bizi seyrediyor olduğunu fark ettim.
"Hayırdır hobidik? Niye yemiyorsun?"
"İştahım yok ya."
"Ne demek iştahım yok? Demek ne iştahım yok? İştahım yok demek ne? Ne yok iştahım demek? Bu oburiks beyinli ne diyor la? Önünde mis gibi yemek varken ne diyor? Ayıp, ayıp. Sen ne demek benim aşkıma ayıp etmek?"
Dolunay yerini Beril'e devretmişti de haberim mi yoktu? Yoksa Beril'in içine mi kaçmıştı?
"Sen daha deminden beri ne saçmalıyorsun acaba hobidik beyinli? Kız yemek istemeyebilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLANİHAYE
Ficção AdolescenteKırgınlıkların kalbine battığı bir kız düşünün. Gülümsemeleri çoğu zaman burukla dolu. Bir gün, tüm acılarına rağmen, gülümsemeyi benliğinden uzak tutamayan bir çocuk giriyor hayatına. Gülümsemeyi öğreniyorlar birlikte, sonsuzluk da; sonla. ~ Her ş...