21 Haziran 2014

2.1K 134 89
                                    

O gece saat üçte çalan telefonla uyandım.

- "Efendim..."

- "Selamun aleyküm."

- "Ve aleyküm selam."

"Özgür abi hakkını helal etgecenin üçünde uyandırdım seni."

"Estağfurullah Yahya kardeşim,hayırdır inşallah."

"Abi acilen buluşmamız lazım."

"Tamam kardeş, ben hemenhazırlanıyorum."

"Abi, telaş yapma, köyünmezarlığının arka kısmına gel."

"Tamam kardeşim, ben şimdiçıkıyorum. Yanıma almam gereken bir şey var mı?"

"Yok abi sağ ol, sen gel yeter."

"Peki, evden çıktım kardeşim,yirmi dakikaya oradayım inşallah. Eee, mesele nedir, söyle bakalım?"

"Abi gelince konuşuruz. Yalnizsenden ricam, mezarlığın ortasından dümdüz ilerle duvaragelinceye kadar hiç ışık kullanma."

"Ne alaka, birileri görmesin diyemi?"

"Yok abi sen ışık kullanma... (dıt dıt dıt...)"

"Aloo!.. Yahya duyuyor musun?Aloo!.. Yahyaa. Ya bu ne şimdi beni mi denedi. Neyse, belki jarzı bitmiştir."

Mezarlığa vardığımda, en yakın sokak lambası üç yüz metre geride kalmıştı. Mezarlıktaki yüksek selviler dört bir yanı kapatmış, mezar taşları hafif gölge gibi belli belirsizdi. Mezarlığın girişindeki kuru kiraz ağacının dalındaki bir çift göz, yaklaşırken duyduğum baykuşa ait olmalıydı. Bu mezarlığa ilk kez girecektim. Havadaki esinti, lodosun habercisiydi. Etraftaki ağaçların kuruyan dalları ıslık çaldıkça, adımımı daha yavaş basarak ilerliyordum. Elli metre kadar yürüdükten sonra artık sadece ağaçların gölge gibi belirtilerinden başka hiç bir şey görünmüyordu. Bir müddet olduğum yerde durdum. Etrafta rüzgar ve yaprak sesinden başka çıt yoktu. Ellerimi yanlara açıp körebe oynar gibi ayaklarımı yere sürerek hafif hafif ilerlemeye devam ettim. Duyduğum uğultuyla parmaklarımın ucuna durup etrafı bir kez daha kulak kestim. Neyse ki ses mezarlığın az ilerisinden geçen bir araca aitti. Ağaçların arasından süzülen bir kaç saniyelik ışıkla hızlandım. Tam duvara yirmi metre kadar yaklaşmıştım ki, yine karanlık yolumu kesmişti. Bir kaç adım daha ilerleyip, kısık bir sesle Yahya'ya seslendim;

"Şişşt, Yahya... Şişşş, kardeşş."

Aniden yanan fenerin ışığıyla buz kesildim, bu kez daha yüksek ve sinirli bir tonla çıkıştım;

"Yuh beee, yani amacın nearkadaş. Burada ne işimiz var."

"Abi tekrar özür dilerim, hakkınıhelal et."

"Ya kardeş zaten gecenin bi vaktimeraktan çatlattın, bir de buluştuğumuz yere bak. Daha tenha biryer bulamadın mı da, beni bu kalabalığın içine çağırdınhacı. Bir de beni karanlıkta yürüttün, kendin fenerlegelmişsin. Kapat da etraftakiler rahatsız olmasın. Neyse,meraktan mı korkudan mı bilmem ama acayip heyecanlandım."

"Abi helal olsun, ne diyeyim. Budurumda bile espri yaptın ya..."

"Sen onu güm güm atan kalbime sor bide. Neyse, de hele çatlatma adamı Yahya,niye buradayız yahu."

"Özgür abi çok anlayışlı olduğuna inanıyorum. Doğru kişi olduğunu biliyorum. Yine de bir şeyden emin olmak istedim. Bak abi, şimdi sana bir emanet bırakacağım. Emanet benim altı yıldır yazdığım günlüklerim. İçeriğini okuyabilirsiniz. Ama tabi içerikten dolayı cesaretinden emin olmam şarttı. Bu yüzden böyle olması icabetti. Bundan şimdilik kimseye bahset meyesin. Taki bir yıl dolduğunda ben dönmez isem o zaman ulaşabildiğin kadar kişiye ulaşmaya çalış."

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin