Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)

33. Bölüm (Kaçırılma)

Beni Salih abinin dükkanından çıkarıp, kapının önüne yanaşan araca bindirdiler.

Memur bey, ben kimsenin beni şikayet ettirmesini gerektirecek bir şey yapmadım. Hakkımda ne şikayet var, anlamadım ki.

Birazdan anlarsın.

Farklı yöne gidiyorlardı.

Hangi adliyeye gidiyoruz.

Sus, ellerini arkaya birleştir. Birazdan anlarsın.

Memur bey, bu şekilde davranılacak bir şey yapmış olamam.

Sus be adam sus.

Pilastik kelepçeyle kelepçelenmiş, zorla bir meçhule gidiyordum. Şehirden uzaklaşıp ormanlık bir araziye yöneldiğimizde başıma çuval geçirdiklerinde kaçırıldığımdan şüphem yoktu. Ancak yine de onlar hakkında bildiklerimi belli etmemem gerekiyordu.

Memur bey bunu neden yapıyorsunuz. Bu kadarı çok fazla değil mi? Hayin miyim ki gözlerimi kapattınız.

Yol bitene kadar konuşmadılar. Onların bu sessizliği sayesinde iblislerinin ne konuştuğunu anlama fırsatım olmuştu. Başımdan çuvalı çıkardıklarında büyükçe bir evin, içinde fazla eşya olmayan geniş salondaydık. Biri ortaya sandalye koyup oturdu. Diğer bir kişi arkadan bacağıma bir tekme atıp omzumdan bastırarak dizlerimin üstüne çökmemi istedi. İblislerin kendilerini nasıl yönlendir diklerinden haberleri yoktu. Adamlar çetin bir sorgulama yapmaya niyetliydi.

Yahya Timyasoğlu, edindiğimiz bilgilere göre insanları çeşitli safsatalarla kandırıyorsun. Amacın nedir?

Memur bey kime ne demişim, konu nedir? Anlamadım.

Yandaki adamlardan biri aniden elimi tutup parmağımın birini ters katladı.

Durumun ciddiyetini anlamadın sanırım. Henüz parmağını kırmadık. Cevap alamadığım her soruda bir parmağın, parmakların bitince de kolun bacağın kırılabilir. Artık bunun sıradan bir soruşturma olduğunu anlasan iyi olur.

Ne kadar kararlı olduklarından şüphem yoktu. Fakat böyle bir durumda ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Direnerek bir yere varacak değildim. Onları tüm gerçeklerle yüzleştirmeyi denemekten başka bir çarem yoktu.

Tamam ben her şeyi anlatacağım ama sizin buna hazır olduğunuzu pek sanmıyorum.

Zaman kazanmaya çalışarak bizi oyalamayı düşünme sakın. Kısa ve net cevaplar istiyoruz. Amacın ne senin?

Amacım, sizin gibi şeytanın oyunlarına alet olanların gerçeği anlamaları.

Sabrımızı deneme, insanlara anlattığın safsataları değil, gerçek amacını.

Safsata olmadığını ıspatlayabilirim. Mesela, işlerin yolunda gitmemesi durumunda, kimin kimi vurması gerektiğini bilmediğinizi var sayarsak, önce tedbirli olmalısınız.

Adamlar birden irkilip birbirlerine göz gezdirdi. İçlerinden biri;

Bu manyak kafamızı karıştırmaya çalıştırıyor.

Dedi. Fakat diğeri eliyle işaret ederek susmasını söyledi. Bana dönerek;

Sen ya çok film izlemişsin, ya da çok psikolojiden anladığını sanan kurnazın birisin.

Bakın şu andan birbiriniz hakkındaki düşünceleri sadece ben söyleyebilirim. Buda elinizdeki silahları birbirinize doğrultmanızı sağlayabilir.

Hepsi birbirine bakarken, sözlerimin ciddiyetinin farkındaydı. İçlerinden biri terlemeye başladı. Yanındaki iblis ona kıpırdayanı vurmasını söylemişti.

Sakın ha içinizdeki sese kulak vermeyin. Beni dinlerseniz kimse zarar görmez.

Hepsi şoka girmiş nasıl bir oyunun içindeyiz diye düşünüyorlardı. İblisler durumun farkına varıp ağız birliği ederek beni hedef gösterdiler. Kolumu tutan kişi ani ve sinirli bir hamleyle silahı başıma dayadı.

Kes... Burada ölecek biri varsa, oda sensin. Bize oyun oynamayı bırakıp sorularımıza cevap ver.

Aslında o kadar tedirgin olmuşlardı ki artık beni soruşturmaktan çok birbirlerini gözetiyorlardı.

Bakın, şu andan itibaren gerçekten hepimizin buradan güvende ayrılmasının tek yolu bana güvenmenizdir. Söylediklerimi iyi düşünün. Yanınızdaki iblislere kulak vermeyin. Delice gelse bile benim onları duyduğuma inanmalısınız. Sözlerimi tekrar ederseniz olup biteni gerçekten anlayacağınızdan eminim.

Artık üçü de boncuk boncuk terlemiş ve tehlike çanlarını susturmak için bir deliye kulak vermekten başka çareleri kalmamıştı. İblisleri yanımızdan uzaklaştırdığım da artık onları benden ve kendi iradelerinden başka yönlendirecek yoktu. Bir müddet sonra zihinleri açılmıştı. Sağ duyu öne çıkmış ve silahların şarjörlerinin bende kalması gerektiği fikrinde anlaşmışlardı.