Naile'den Sonra

336 42 9
                                    

Dünkü hadiseden sonra, bu gün Naile'yi son kez görmeyi umuyorduk. Ama maalesef kendisinden bir haber yok. Haftalığını bile almaya gelmediğine göre, sanırım ailesi apar topar Antalya'ya gitme kararı almış olmalı. 

***

Günlerdir Naile'nin çığlık sesleriyle uykum bölünüyor. Bu hadisenin neden en çok beni etkilediğinden şüphem yok. Giderek rahatsız edildiğimin farkındayım. Hummaeyln ise sanki bir köşede izliyor, beni bana bırakmış gibi görünüyor. İzzahatlerine ihtiyacım olduğu halde inatla sanki daha değil der gibi, sessizliğini koruyor. Yakınlarda olduğunu biliyorum, çünkü zaman zaman o kokuyu çok yakından burnuma geliyor.

***

Tam bir haftadır huzursuzluğum giderek artıyor. Bazen rüya halinde bazende iş yorgunluğunun dalgınlığında Nailenin çığğlıkları arasında, kendimi Antalya'ya seyahat eden bir otobüsün camına yaslanmış görüyorum. Her seferinde camdan gördüğüm toprak yol ve altından akan küçük derenin köprüsü hatırladığım son kare oluyor. Köprüde sonrası giderek içimde büyüyen bir meraka dönüştü. 

***

Bu gün yaşananlardan sonra Antalya'ya gitmeden bana rahat olmadığını anladım. 

İşlerin yoğunluğundan ayakta durmaya dermanım kalmamaştı. Bacaklarımın titremesine rağmen, son bir gayretle eve çabucak varıp dinlenebilmek için acele etmekten kendimi alıkoyamadım. Parke döşeli kaldırımdan yürüdükçe ara sıra, sağımdaki dükkanların koca vitrinlerinin camına yansıyan görüntümden, yorgunluğuma inat, ne kadar hızlandığımı görebiliyordum. Minübüslerin kalktığı yere varmama az kalmıştı. Boş bir dükkanın önünden geçtiğim anda kulağımı tırmalayan ses ile geçmeme son bir adım kala olduğum yerde aniden kala kaldım. Dükkan boş muydu yoksa dipsiz bir karanlığa açılan büyük bir pencere miydi diye düşünürken başımı cevirmeye niyetim yoktu. Odaklandığım tek şey içeriden geldiğini düşündüğüm sesten emin olmaktı. Karşımdan gelen genç bir erkekler kolundaki bayanın yüzüme bakarak yanımdan geçecek olmalarına aldırmadan, kulağımı dükkanın camına yapıştırmıştım bile. Derin bir kuyunun içinden yankılanır gibi duyduğum ses, Naile'nin kısık inlemeyle tiz çığlığıydı. Günlerdir duyduğum bu sese kolağım aşinaydı. Aşırı yorgunluğa eklenen adrenalinin etkisiyle titreyen bacaklarımın tutmaz olduğunu yanımdan geçmek üzere olan çift fark etmiş olmalıydı. Son anda koluma giren genç seslendi;

- Abi iyimisin... Yasemin tut tut, düşücek. Su su, suyu ver.

Bayan çantasından çıkardığı pet şişedeki suyu avucuna dökerek biraz yüzümü birazda başımı ıslatıp panikle telefonuna yöneldi.

- Ambulansı arıyorum.

- Dur bi dakka adam kendinde. Tansiyonu düşmüştür belkide. Abi iyimisin. Bi rahatsızlığın var mı.

Bu soruya vericeğim cevap hazırdı aslında. Ama toplanmış meraklı kalabalığın arasında duran Hummaeyln'i ilk kez insanların arasında görünce. Cevabını bildiğim halde acaba onu benden başka fark eden var mı düşüncesi cevabımı geciktirmişti.

- Tamam, tamam iyim sağolun. Yorgunluktan tansiyonum düştü sanırım. Şimdi daha iyiyim. Sağolun.

- Böyle gidebilcek misiniz? İsterseniz taksi çağırıp sizi gideceğiniz yere bırakalım. Durumunuz iyi görünmüyor.

- Anlayışınız için gerçekten minnattarım. Taksi çağırmanız kafi. Kendim gidebilirim, biraz daha iyim, merak etmeyin.

Sağolsun milletimiz böyle durumlarda çok duyarlı. Bir yandan büfeden alınan ayran, esnafın yetiştirdiği tuz ile taksi gelinceye kadar kendimi toparlamıştım bile. Hummaeyln'in yüzündeki tebessüm arkamdaki boş dükkanı umursamama yeterli olmuştu.

Taksi geldiğinde yanlız bindimi düşünen şoför, niçin arkaya geçmemi anlalamıştı tabi. Kim bilir, yanımdaki kolyukta Hummaeyln'in olduğunu bilseydi, acaba ne tepki verirdi. Şoför adresi tarif etmemi beklerken ben Hummaeyln'in sözlerini dinliyordum.

- Antalya'ya alacağın bilet iki kişilik olsun. Köprüye kadar sana eşlik edeceğim. Bilmeni isterim ki, o köprü seninle birlikte olan yolculuğumuzun yol ayrımı olabilir.


Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin