Bölüm 2

747 59 15
                                    

Bütün gün karşılaştığım herkes neyin var diyip durdu. Kimseye söyleyecek mantıklı bir açıklamam olmadığı için hep bilmem diyebildim. Evet, gerçek olduğunu düşündüğüm şeyleri kendime bile izah edemediğim bir durumda, kime ne izah edebilirim bilmiyorum. Diğer taraftan halüsinasyon ve rüyalar görüyorum demeyi de kabullenemiyorum. Aslında etrafımdakilerin beni nasıl gördüğü, hakkımda ne düşündüğü, hiç umrumda da değil. Gerçeğe takılmış durumdayım. Arkadaşlar bu melankolik halimi patrona söylediği için, patronum bu gün dinlenmemi istedi.

* Kimsenin olmadığı ıssız bir yere gitmek geliyor içimden. Yemek yiyemiyor, uyku uyuyamıyorum. Deliricek gibiyim.

Hayır buna izin vermeyeceğim. Giderek ruhsal bir bozukluğa teslim olmayacağım. Gayet sağlıklıyım.

* Yahya üç gün boyunca aynı şeyleri tekrar tekrar yazmış.

***

( iki ay sonra )

İki aydır yazamıyordum. Ne zaman yazmak istesem halsizlikten yere yığılıyordum. Taki Hummaeyln gelinceye kadar. Yazmamın engellendiğini fark etmiştim. Sebebini ise Hummaeyln şöyle açıkladı;

"Her şeyi apaçık yazamazsın. Sırra vakıf olmak sır tutmayı gerektirir. Sen nefsin için kullanmamayı tercih ettin. Ancak yer yüzü elindeki anahtarları nefsi için kullanmak isteyenlerle dolu. Onları çoğaltamazsın, buna zaten gücün yetmez. İblisin oyununa gelme. Etrafındaki seni tanıyan insanlar bu gün var, yarın yok. Onları inandırmak için apaçık delil göstermeye çalışman nefsine hizmet eder. Yazdıkların, okuyanları inanmakla inanmamak arasında bırakacak kadar olmalı."

Hummaeyln'in bahsettiği anahtarlar sadece benim, içinde bulunduğum durumdan çıkış yolunun anahtarları. Bu yüzden şimdi iki aydır yaşadıklarımı delilsiz anlatacağım.

Evet, hamd olsun ki artık neden, nasıl ve niçin gibi sorular aklımı meşgul etmiyor. Ama asıl mücadele ise yeni başladı.

Sürecin anormal işlememesinin gereği, psikolojik tedavi de alıyorum.

Şu an, sabah ezanına yakın gördüğüm rüyaları, artık gördüğüm kişiler de görmüyor. Ancak bu kez rüyada gördüklerimi ertesi gün yaşıyorum. Bu durumu başta kendim kabullenemedim. İnancım gereği gaybten habere inanmak küfre girer. Gerçekte şüphesiz gaybın önceden bilinmeyeceğidir.

Meseleyi ifade edebilmek için farzedelim ki ben öyle sanıyorum. Yani benimle uğraşan ruhani bir varlık veya varlıklar var. Amaç beni delirtmek. Uyku halinde veya uyanıkken vesvese veriyorlar.

Meseleyi örnek bir hadisede yazayım.

Bir arkadaşım eskiden hoşlandığı birinin vefatını duyup üzülmüş, ( Tabi bu arkadaş o günlerde beraber yiyip içtiğim, günün büyük kısmını beraber geçirdiğimiz biri. )

Bu kısma dikkak!..

Arkadaşımın halini gözlemleyen ruhani, duyduklarını o gece bana rüya halinde fısıldamıştı. Bende ertesi gün o kişiyle bir araya geldiğimde tabi hemen, "neyin var, moralin niye bozuk" diye soruyorum. Doğal olarak olay rüyadaki seyirde gidiyor. Kesin olan bir şey var ki rüyamda gördüklerim sonradan birebir gerçekleşmiyor. Hatta durumu iyice anladıktan sonra nefsim için kullanacak gibi oldum. Bu hakim olması çok zor bir durumdu.
( olacaklar hakkında önceden bilgi sahibi olmayı bir düşünün.)
Şöyle ki, o arkadaşım "eskiden tanıdığım birinin vefatına üzüldüm" dediğinde, "o kişi senin ilk hoşlandığın yabancı mıydı?" sorusuna verilen tepki çok cezbedici olurdu. Çünkü bahsettiği kişiden hoşlandığını kendisinden başkası bilmediği gibi, benimle tanışmadan yıllar önce yaşadığı pilatonik bir aşk olduğundan afallayacağı kesindi. Çok şükür vesveseye uymadım ve bildiğimi belli etmedim.

***
(

Dikkat!.. Bu kısımda yazanlar, buraya kadar olan kısmı biraz olsun açıklar nitelikte.)

Meğer insan kendi kendine konuşmazmış. Beyne giden sinyallerin bir kısmı kendi düşüncesi iken, bir kısmıysa iblisin aynı sinyalleri göndererek araya girmesiymiş. Düşünceyi karşılıklı konuşma haline getiren vesvesenin araya girmesiymiş. Vesvese uyku halinde değilken insanın kendi kendisiyle konuşması gibi gerçekleşirmiş. Uyku halinde ise önceden beyne giden görsel ve işitsel sinyallerin tahrifiyle benzerinin gönderilmesiyle gerçekleşirmiş.

Bu bilgileri veren bizzat üzerimde uygulayan, Hummaeyln idi. Bunu bir hadiseyle izah etti. Hadise şöyle;

Bir akşam gözlerim kapalı ama uyanık vaziyette, bana bir şeyler fısıldadı. Güya öğlen onikiye on kala iş yerinde sela sesi duyuyorum. İçim daralıyor dışarı çıkıp biraz hava almak istiyorum. Çıkarken kasiyyere bir saate kadar dönerim, bilgin olsun. Diyerek kafeden ayrılıyorum.Yarım saate yakın yürüdükten sonra yol kenarında büyük boş bir arazinin köşesine kadar yürüyerek geri dönüp, kafeye geliyorum. Kafenin bahçesine girişte moladaki iki arkadaş bir saattir nerede olduğumu soruyorlar. Cevap vermeden içeri geçiyorum. Kasiyer "abi bir saat oldu, yoksa yemeği dışarda mı yedin" diye soruyor. Ona da cevap vermeden girişteki sandalyenin birine oturup dinleniyorum. Yaklaşık yirmi dakika sonra arkadaşım Elif'in telefonu çalıyor. Telefonda kısa görüşüp, bana dönerek yemek haneye gideceğini söylüyor. Benden yine cevap yok. Bu sırada gözüm saate takılıyor. Duvardaki saat oniki buçuk. Ama bu mümkün değil, onikide çıkıp birde gelmiş olmam lazımdı. Kolumdaki saate bakıyorum aynı. Samet adındaki diğer bir arkadaşa saati soruyorum. Saatin oniki buçuk olduğunu söylerken,

abi senin rengin fena solgun görünüyor iyi misin. Gel dışarıda biraz hava alalım, diyor.

Hummaeyln fısıldadığı şeyler rüyadaymışım gibi gözümde canlanmıştı.

Ertesi gün hadise benzer şekilde gerçekleşti. Bu durum beklediğimden de karmaşık oldu. Yaşananları bir deftere not ettim. Teyid etmek için üç arkadaşımdan yardım istedim.
Aldığım notlara bakarak hadisenin incelenmesini rica ettim. Arkadaşlar psikolojik tedavi aldığımı bildikleri için, sağ olsunlar beni üzmemek için anlayışla notta yazanları tek tek sorguladılar.

İlk önce yüzlerindeki ifade üzülmemem için hatır minnet tavrındaydı. Sonrada Elif'in telefon görüşmesi yaptığı anki çağrı kaydından, o saatte benimle karşılaşan her kesin saatini net hatırlamasından, benim aynı anda bir saat içinde hem dışarıda olduğum, hemde iş yerinde olduğum sonucu çıkmıştı. Bu kez arkadaşlar ister istemez şaşkınlıkla ürperdiler. Tekrar tekrar birbirlerine emin misiniz diye sordular.

Ancak işin aslı göründüğü gibi değildi tabi. Hummaeyln o esnada karşılaştığım herkesi ve beni vesvese ile nasıl yanılttığını sonradan bana şöyle açıkladı;

Aslında yaşananlar iki saatte oldu. Ancak her kes tam saate baktığı sırada gerçekte saatin kaç olduğunu farklı algılamalarını sağladım. Bunu yapmak için ise her birini iki-üç saniyelik hipnoz etmem yeterli oldu. İçlerinden birini yanıltamadım. Onu da sonradan diğerlerinin, seni üzmemek için inanmış gibi yaptığını vesvese ederek, durumu idare etmeye yönlendirdim. Böylece hepiniz yanıldınız.

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin