Bölüm 18

191 26 7
                                    

Bursa'ya döndüğümden beri durum giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Geceleri Antalya'da yaşadıklarım aklıma geldikçe uykum kaçıyordu. Evden dışarı çıktığımda insandan çok cin ve şeytan olduğu bilmek oldukça rahatsız ediciydi. Cinler genellikle insanlardan uzak alanlarda olsalar da, şeytanlar her yerde cirit atıyordu. Onları görmekten bahsetmiyorum. Gözüm kapalı dahi olsa varlıklarını hissedebiliyorum. Bu durumu tam olarak anlatmak neredeyse imkansız. Bir yandan mükemmel, diğer yandan kabus gibi bir duygu. İnsanların deli olduğumu düşünmeleri umurumda bile değil. Çünkü sessiz sedasız hiç konuşmadan yanımdan geçen insanların aslında nasıl koyu bir muhabbetin içinde olduklarına şahit olmak inanılmaz bir duygu. Şimdi ne kadar aciz varlıklar olduğumuzu daha iyi anlıyorum. Eğer beynimizde, bizi kumanda eden otomatik bir sistem olmasaydı, yolda yürümeyi dahi beceremezdik.

***

( Biraz dikkatle bakıldığında, insanların büyük bir çoğunluğunun, sanki hipnoz olmuş gibi etraftan haberdar olmadıklarını, sadece kendi dünyalarında dolaştıklarını fark edebilirsiniz. Tabi anlaşılan o ki, Yahya'nın bundan çok daha fazlasını fark etmesinin sebebi, insanların yanında bir dost gibi, arkadaş gibi gezinen iblisleri duymasıdır.)

***

Bu sabah benimle uğraşan iblis ile aramızda şöyle bir konuşma geçti;

İblis;

"Boş ver işi gücü. Bunca olan bitenin arasında işten daha mühim onca şey varken işemi gideceksin."

Ben;

"Lanet olsun senin yoluna, sabah sabah beni yoldan çıkarmaya mı geldin. Mel'un"

İblis;

"Allah'ım ruh halim giderek kötüye gidiyor. Kendi kendime konuşurken bile aklıma şeytan geliyo."

Ben;

"Tövbe estağfurullah, yani illa kovmadan gitmem diyorsun."

Taşlanarak kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım. Defol lanetli mahluk. Diyerek kovdum fakat ona verilen mühlet dolunca geri geleceği malumdu. Bu arada öğlen olmuş iş yerine varmıştım. Kafam oldukça karışıktı. Mesai arkadaşlarımın yanındaki şeytan ile olan konuşmalarına şahit olmak istemiyordum. Kulaklarımı tıkasam da bu mümkün olmayacaktı. Ya sürekli arkadaşlarımın azda olsa duyabilecekleri bir tonda euzu besmele çekip dolaşacaktım, ya da her ne pahasına olursa olsun duyduklarımı duymamazlıktan gelecektim. Eğer sürekli euzu besmele çekip dolaşırsam, bu etrafımdakilerin tedirgin olmasına ve tabi doğal olarak ruh sağlığımın bozulduğunu düşünmelerine sebep olacaktı. Mecburen tek yol duymamazlıktan gelmekti.

Günü zor akşam ettim. İster istemez arkadaşlarım bende bir tuhaflık olduğunu anlamışlardı. Arkadaşlarımın kendi düşüncelerini duymamış olmama rağmen, her ne kadar duymamazlıktan geldiysem de yanlarındaki iblislerin konuşmaları son derece huzursuz ediciydi. Ara ara gelip beni yoklayan kendi şeytanım yetmezmiş gibi birde diğerleri aklımı kurcalıyordu.

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin