Bölüm 14 (İzahatlar)

188 25 5
                                    

Bu bölüm şimdiye kadar kaleme alınmayan bilgi mahiyetli karşılıklı konuşmaları içermektedir. Konuşmalarda geçen bilgiler asırlardır şeytan ve cinler hakkında düşüncelerimizi değiştirebilecek niteliktedir.

Kendi adıma söylemeliyim ki, cinler ve şeytan hakkında bu güne kadar duyduklarımı şimdi daha iyi algıladığıma inanıyorum. Sizlerden ricam lütfen bu bölümü okuduğunuzda düşüncelerinizi paylaşmayı esirgemeyin.

Yahya'nın Humaeyln'e yönlttiği sorulardan biriyle başlayalım.

"Sizler dünyayı ve içindekileri nasıl görürsünüz? Bana bakarken ne görüyorsun?"

"Ey Yahya biz dünyayı iki türlü görürüz. Hem sizin gözünüzden hem de kendi gözümüzden. Kendi gözümüzden gördüğümü sana senin gözünden anlatmak için bir isim bir tarif bulmakta zorlanıyorum. Bunun için bana biraz zaman ver."

"Ne kadar zaman gerekir?"

"Sen namazını kılıncaya kadar inşallah bende dönmüş olurum."

Namazdan sonra.

"Ey Yahya seni nasıl gördüğümü anlatacak bir kelime bulamadım. Ancak en yakın tarif şudur; İki resim düşün, biri siyah beyaz diğeri renkli. Ancak siyah beyaz olan renkli olandan yetmiş kat daha büyük. Hangisinde daha fazla detay görürsün?. Tabiki siyah beyaz. İşte benim gördüğüm siyah beyaz, senin gördüğün renklerden detaylı. Güneşi koyu, gölgeyi açık tonda görürüm."

"Peki insanların ne gördüğünü nasıl görüyorsun?"

"Sizin görme duyunuz ve tüm duyu mekanizmanız sinyaller üretir, beyne gönderilen bu sinyalleri bizde alırız. Bunun için bedeninizdeki menfezleri kullanırız.

"Bedenimize nasıl girersiniz? Neden biz hiç anlamayız?

"Ey Yahya banyoya git ve iki küreğinin arasını kesele, derinin gözeneklerinin açılmasını sağla"

Yahya denileni yapar.Yarıya kadar giyinip sırtını açıkta bırakır. Humaeyln ona saatin saniye sayan çubuğunu takip etmesini söyler. Her saniyede iki küreğinin arasındaki farkı anlamaya çalışmasını söyler. Humaeyln her saniyede Yahyanın bedenine girer çıkar. Bir dakika kadar bunu devam eder. Yahya ne his ettiğini şöyle ifade eder;

"Her saniyede derimde terin soğuması ve terleme şeklindeki buharlaşma etkisini hissettim. Sadece bu kadar mı?"

"Hızlı bir çarpışma olmadığı sürece bundan fazlasını his edemezsin."

"Hızlı çarpmadan kastın cin çarpması denilen olay mı? Yani gerçekten fiziksel olarak cin insanı çarpar mı?

"Hayır biz insana sırtından yaklaşırız, çünkü kazayla ani bir hareketle siz bize elinizle kolunuzla zarar vermeyesiniz diye. Sizin hafif bir tokat atmanız dahi bir cinin ölümüne sebep olur. Tabi biz bu tokadı fark ettiğimiz anda hızlıca kaçmakta maharetli olduğumuzdan ve tedbirli yaklaştığımız için bir cinin insan tokatıyla öldüğüne henüz şahit olmadım. Ancak son on yılda iki cinin insan çarpmasıyla öldüğünü duydum. Yani cin çarpması değil insan çarpması vardır. Cin ancak bir şekilde insana fiziksel hasar verecek şekilde çarpar. Oda çarpma değil, aslında bir çarpışmadır. Bir cin bir yerden başka bir yere hızla hareket ederken hareketsiz nesnelere çarpmadan ışıkla yarışacak bir hızda süzülür gider. Bu seyahat güzergahları genelde insanların kullanmadıkları alanlardır. Sizin hızlı araçlarınızın otobanı kullanması gibi. Bizim kullandığımız bu hız güzergahlarından geçen bir insan çok nadir de olsa seyahat eden bir cinin önüne çıkarsa çarpışma gerçekleşir. Bu çarpma insanın sinir sistemlerinde manyetik bir hasara yol açar. Fakat bunun sonucunda cin o anda ölmüş olur. Yani hiç bir cin bu şekilde bir çarpışmayı bilerek yapmak istemez.

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin