Bölüm 19 (Salih abi)

113 19 2
                                    

Bu gün pazar. Sabah namazı için Ulucami'ye gittim. Namaz dağıldığında caminin doğu kapısıyla güney kapısı arasındaki köşede duran adam dikkatimi çekmişti.

"Allah kabul etsin, Allah kabul etsin. Buralarda mecnun birini gördünüz mü? Allah kabul etsin, kalabalıkta bir mecnun gördünüz mü? Allah kabul etsin, mecnun birini arıyorum camide gören oldu mu?

Bu şekilde camiden çıkan cemaate sesleniyordu. Cemaatten biri adama seslendi;

"Amin Allah razı olsun, Salih abi. Adı nedir mecnunun. Adını söyleyince sana bakmayacak kadar mecnun biri mi?"

"Adını bilmem, kimdir bilmem, ne kadar mecnun onu da bilmem. Ama cami cemaati arasında olduğundan eminim."

"Peki Salih abi sen öyle diyorsan öyledir. Ne diyeyim, Allah işini ras getirsin.

Ben onların konuşmasını dinlerken Salih abinin gözü bana takıldı. Birkaç saniye beni süzüp etrafa göz gezdirdikten sonra tekrar cemaate seslenmeye devam etti. Yavaş yavaş caminin doğusuna doğru ilerlemeye başladım. Camiden epey uzaklaştıktan sonra Salih abinin arkamdan geldiğini fark ettim. Durup geriye döndüm. Bu garip davranışın nereye varacağını izlemeye başladım. Salih abiyle aramızda yüz metre yoktu. Dakikalarca bana baktı ve bir ara bana doğru elini kaldırıp indirirerek yaklaşmaya başladı. Yaklaştıkça adımları daha da tedirginleşiyor, etrafa attığı ürkek bakışlar giderek belirginleşiyordu. Bu durum bana içinde bulunduğum durumu hatırlattı. Yoksa etrafta sesini duyduklarımı görüyor muydu? Artık aramızda bir kaç adım vardı ve ikimiz de şaşkın şaşkın birbirimizi süzüyorduk. Ben onun bana seslenmesini beklerken belliki oda benden bir tepki bekliyordu. Şaşkınlıkla sadece;

"Buyur abi" diyebildim.

"Selamun aleyküm."

"Ve aleyküm selam, buyur Salih abi. Camiden çıkarken biriyle konuşuyordun adını ordan duydum. Hayırdır buldun mu aradığın mecnunu."

"Bilemiyorum, emin değilim. Sen olabilir misin?"

Olabilirdim. Bu diyalog bizi aynı düşüncede birleştirmiş gibiydi.

"Etrafa baktığında ne gördüğünü ya da ne duyduğunu söylersen ikimizde emin olabiliriz." dedim.

"Adın ne delikanlı."

"Yahya."

"Yahya... Evet aradığım sensin ama galiba mecnun olan benim."

"Estağfurullah Salih abi, hamdolsun ikimizinde aklı başında görünüyor. Konu etraftakiler olduğuna göre bu şekilde tanışmamızda sıradışı sayılmaz.

Konuşmamız yakındaki bir çayocağında devam etti.

"Salih abi seninle tanışmak beni çok heyecanlandırdı. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Sen şimdi etrafta olup biteni benim gibi duyup hisseden birisin. Onları duyuyorsun yani, değil mi?"

"Yahya kardeşim, doğrusu ben senden daha şaşkın ve heyecanlıyım. Zira ben onları duymuyorum sadece görüyorum. Hayatım boyunca hiç bu kadar kalabalık gezindiklerini görmedim. Doğrusu kafam çok karıştı. Ürpermeden edemiyorum. Kimsin nesin, bunlar senin etrafında ordu gibi nasıl bu kadar toplandı. Niçin onları def etmiyorsun. Onlardan kurtulamıyor musun? Korkmuyor musun? Yoksa onlar sana tabi mi? Ne bileyim bir sürü soru var aklımda, kafam karma karışık."

"Salih abi aynı şekilde inan benimde aklımda soru işaretleri çok. Ben de senin ne gördüğünü, nasıl gördüğünü merak ediyorum. Beni en çok heyecanlandıran şey ise olup biteni olduğu gibi anlatabileceğim biriyle tanışmış olmak."

"Yahya kardeşim bu hamur çok su götürür. Ben çarşıda esnafım. Mis, tespih, incik boncuk satarım. Gel beraber benim oraya gidelim, tezgahımı gör. Vaktin olduğunda ara sıra gelirsin. Anlaşılan daha konuşacak çok mesele var."

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin