28. Bölüm ( 5. gün)

62 10 1
                                    

(Bölüme başlamadan önce son cümleyi paylaşmak isterim.)

 "Ancak ehil olanlar bu safsata ve saçmalıklar arasında gizleneni görür.  "

***

5. gün

Şu an en başından beri yaşadığım süreç içindeki olayların birbiriyle bağlantısının şaşkınlığı içindeyim. Rüyamda yazıp çizdiğim rakamlar ve harflerin her biri aslında yaşadığım sürece yön veren gizemli verilerdir. 

Bodrumdaki beşinci günümde zihnim dumura uğramak üzereydi. Hem biraz hava değişimi olsun hem de biriyle paylaşabilmek için Salih abiyi ziyarete gittim.

Salih abi beni pekte sıcak karşılamadı. Hal hatır sormak bir yana, raftan rastgele aldığı kitapları evirip çevirip geri yerine bırakıyordu. Ancak şu anda Salih abinin bana olan tavrını düşünmemem gerekiyor.

"Salih abi, niye böyle davrandığını bilmiyorum ama şu an senden başka konuşabileceğim kimse olmadığı için burdayım. Davranışının sebebini şimdi hiç konuşmasak daha iyi olur."

"Yahya, durumunun giderek zorlaşrığının farkındayım kardeşim. Keşke elimden bir şey gelse. Ama inan bana sana bir faydam olacağını sanmıyorum."

"Salih abi seninle tanışmamızın tesadüfi olmadığını ikimizde biliyoruz. Hatta ikimizin de iblisin tehditlerine maruz kaldığımızıda. Benden ne istediği aşikar. Senden ne istediğini ise şimdi konuşmayalım. Anlaşılan aramıza nifak gireceğini düşüncesindesin. Bilmelisin ki her ne olursa olsun sana kızacak değilim."

Salih abi biraz mahçup bir şekilde başını aşağı yukarı sallayarak sözlerimi teyid etti.

"Peki öyle olsun bakalım. Kusura bakma ayakta kaldın, oturda ben bir çay suyu koyayım."

Anlaşılan Salih abi iblise kanmış ve beni üzecek bir işe ortak olmuş. Şimdi bunları düşünecek zaman değil.

"Anlat bakalım neymiş bu mühim mesele."

"Salih abi senin iki çoçuğun mu vardı?."

"Evet."

"Peki sen bir kaç yıl önce büyük bir kaza atlattın mı?"

"Evet"

"Eşinle ilk olrak Mersin'ne yaptığın bir ziyarette mi karşılaştın."

Bu ve benzeri daha birkaç soru sordum. Salih abi adeta afallamıştı.

"Evet de, hayırdır Yahya kardeşim, cinlerle iş tutmaya mı başladın, desem... Değil. Sen yapmazsın. Ben yıllarca uğraştım fakat hala bu ilimle cinlerden yardım almadan geçmiş ve gelecekten bir bilgi edinemedim. Sen daha yolun başında olmana rağmen, benim hakkımda bu kadar şeyi nerden öğrendin.

"Salih hiç düşündün mü cinler nerden biliyor geçmişteki olayları."

"Elbette, ruhaniler birbirleri ile aralarında hızlı haberleşir. Biri hakkında bir şey bilmek istese o kişinin hemen yanıbaşındaki iblisten bile öğrenebilir. Kişi yalnızken bile şeytan onunladır sonuçta."

"Peki geçmişten öyle haber alırlar diyelim. Ya gelecekten?"

"Bilmiyorum ben medyum değilim. Bazı kahinlerin önemli olayları önceden bildikleri bilinen bir şey tabi. Kur'an ve diğer kutsal kitaplarda insanlığın kaderiyle ilgili pek çok işaret olduğu malum. Ancak yıllardır araştırmama rağmen henüz bu işaretlerin sırrına ulaşmış değilim. İnsanlığın kaderiyle ilgili konular neyse de bir kişinin başından geçenler hakkında bilgi sahibi olmak fevkalade ilim ister. Mesela falcıların yaptığı gibi insanların fiziki özelliklerinde kodlanmış bir takım bilgilerle kuvvetli öngörülerde bulunmak mümkün. Bu konuda inandığım şey, bu kehanetlerin ya da öngörülerin kaderi değiştiremeyeceği. Önceden haberdar olmakta kadere giden yolda sadece bir sebeptir. Özetle yıllardır çözemediğim bir durum."

Bıyık altından tebessümle söylediklerini dinliyordum.

"Yahya kardeşim heyecanla senin bu konuda söyleyeceklerini bekliyorum. "

"Bu söylediklerin kısmen doğru, ama çarpıtılmış kısımlara şimdi girmeyeceğim."

"Bence de bir an önce aldığın notlardaki hesaplamalara geçsen iyi olur."

"Geçmişi de geleceği de Allah'ın izin verdiği ölçüde görmek mümkün. Elbette olacakları önden görmek ve mudahale etmek kaderi değiştirmez. Bu da kaderin tecellisi için bir sepeb olur."

"Yahya yeter lafı dolandırma kardeş çatlatma adamı."

"Bak abi, hayatımız verilerle kodlanmıştır. Anne karnındayken kodlanmış veriler açılmaya başlar. Fakat o hesaplara aklım yetmez. Doğum anı en önemli veridir. Bizim hesaplamamız bu ilk veriden başlıyor. Yani doğum tarihi ilk rakamsal veridir. İkinci veri anne isminin harflerinin ebced hesabıyla rakama çevrilmesiyle elde edilir. Üçüncü veri de kişinin ismininin sayısal değeri. İşte bu sayısal değerler, hesabın sabit değerleridir. Hadiseler ise bu sabit değerlerin zaman ve mekan değerleriyle karşılaşmasıyla zuhur eder. Alın yazısı dediğimiz şey işte tamda bu muazzam kodlamayla yazılmıştır. Zaman ve mekan değerleri yazımızın gerçekleşmesini sağlar."

"Zaman ve mekan değerleri neye göre hesaplanır. Bildiğimiz ay, gün, yıl gibi mi?"

"Aynen öyle mekan ve zaman kodlarıda kainattaki tüm hadiseleri içerir. Evrendeki maddelerin birbiri ile olan uzaklığı, birbiri etrafındaki hareketleri, her biri bir hesap üzeredir."

"Yahya kardeş iyi dersin, hadi geçmiş neyse de ben hala gelecekle ilgili kısmı anlamadım. Henüz zuhur etmemiş bir veri hakkında öngörüde bulunmak nasıl mümkün olur."

"Bak abi, insanın başından geçen her olayı bir matamatik problemi olarak düşün. Sonuca götüren eldeki değerlerin hesaplanmasıyla mümkündür."

"Kusura bakma ama benim devreler iyice yandı. En kısa zamanda senin notlar üzerinden anlat bana."

"Ben yine sana örnekleriyle anlatırım lakin notların deyatıyndaki verileri imha ediyorum."

"Nasıl yani o notlardaki verileri günlüğe aktarmıyor musun?"

"Evet abi aktaramam, bu çok sakıncalıdır. O verilerde üç formül öğrendim. Bu formülleri bilmek nefsine hizmet edenler için kötülüğe sevk eder. Yani ilim silah gibidir. Silah hayır için kullanıldığı gibi, şer içinde kullanılır. İşte ben bu vebalin altına giremem. Bu yüzden günlüğe aktardığım bilgilerin anahtarı salih amel işleyenlerin inancında saklıdır. Kimine göre saçmalık, kimine karma karışık safsatadır. Ancak ehil olan bu safsata ve saçmalıklar arasında gizleneni görür."

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin