Bölüm 12 (Kapılar 2)

181 26 0
                                    

Aradan onbeş yirmi dakika geçtiğinde ise baktığım her yerde detayları fark ettim. Gözümden en küçük detayın kaçmaması yediğim meyveden kaynaklanıyordu. Gözlerim çok keskin, kulaklarım inanılmaz duyuya sahipti. Sadece bulunduğum yerden etrafı süzerek mekandaki daha önce fark etmediğim detaylar vardı. Arka kapının olduğu yer bir oda değildi. Çünkü bu odanın atlındaki karanlık boşluk odanın duvarlarının hizasındaydı. Geriye kalan yerlerin altında toprak zemin vardı. Yani tüm kapıların açıldığı yerler toprak zemin üzerindeydi. Odadaki yuvarlak zemin beni vücut ağırlığımla girişten uzaklaştırıyor arka kapının önünde duruyordu. Arka kapının bulunduğu duvarın altındaki zemine baktığımda kapıya iki üç metre yakınlıktaki bir ağaca ait kökler görünüyordu. Bu durum arka kapının bir odaya değil dışarı açıldığına işaretti. Ancak kilitliydi. Geldiğim kapı hariç diğer kapılardan geçmek için bir anlaşma gerekliydi. Arka kapının anlaşması iblis ileydi. Atların bulunduğu yere yöneldim. Siyah at kapının ağzında, beyaz at ise onun hemen arkasında beni izliyorlardı. Elimi kapıya atarak;

"Şimdi bu kapıyı kapatacağım ve diğer kapıya yöneleceğim. Söyleyecek bir şeyiniz var ise şimdi söyleyin." diye seslendim. Atlar bir iki adım geriye çekildi. Kulağımın dibinden gelen sesle irkildim;

"Hoş geldin Yahya kardeş. Hoş geldin Yahya. Biz batının ve doğunun habercileriyiz. Bu atlar bizim bineklerimizdir."

Sesler iki ayrı cine aitti. Her ikiside benim kendi ses tonumda konuştukları için hangisinin konuştuğunu ayırt edemiyordum. Görünmek istemedikleri için göremiyordum. İsimlerini söyleyerek sırayla konuşmalarını istedim.

"İsimlerimizi sana vermeyiz. Bana batının temsilci dersin."

"Bana da doğunun temsilcisi diyebilirsin."

"O halde şimdi beyaz atın sahibi konuşsun."

"Ben sana doğudan haber verebilirim. Hani bir gece sana bir kaç anahtar verilmişti. Şimdi o anahtarlardan birini kullanmak için bizimle anlaşa bilirsin."

"Siz iblis ile iş tuttunuz, sizinle anlaşmamda bana bir fayda yoktur."

"Hayır ben iblisin şerrinden Allah'a sığınırım. Biz doğu ve batının habercileri olarak birbirimizle de dost değiliz."

Batının temsilcisi olan cin söze karıştı.

"Doğunun temsilcisi ile dost olmadığımız bir gerçektir. Oda senin gibi dünyanın nimetlerinden faydalanmaz, henüz kimsenin gitmediği ispatlanmamış hayali bir alemden medet umar. Görmediği safsatalara inanır."

"Konuşmalarınıza bakılırsa, biriniz iyi diğeriniz kötü cindir. Kötülerin şerrinden Allah'a sığınırım. Bu durumda sadece doğunun temsilcisi muhatabımdır. Peki sizi bir araya getiren nedir?

"Her ikimizde haber alma yeteneğimizi aynı anlaşmaya borçluyuz. O kendi mücadelesini verirken ben kendi yoluma bakarım. Ancak birimiz diğerini öldürmeye kalkar ise anlaşma bozulur."

"Benden istediğiniz anlaşma nedir? Bana verilen anahtarları kullanmak için sizinle niye anlaşayım ki?"

"Çünkü elindeki anahtarı kullanacak sensin ama kilitlerden biri de bizdedir."

Açıklama

Burada geçen diyaloğa göre bu odadaki iki cin Yahya'ya doğudan ve batıdan haber getirmeyi taahhüt eder. Diyalog üç gün boyunca sürer. Fakat günlüğün bu kısmında yazan detayların bir kısmını ileri bölümlerde yazacağım "İzahatlar" kısmında, bir kısmını ise kitabın ilk baskısında yayınlayacağım.

Yahya dışarı çıkmak için atların bulunduğu odadan geçmeyi kabul etmez. Çünkü bunun bedeli onun için çok ağır olabilir. Anlaşmasına karşılık elde edeceği havadisler onun boyunu aşan bilgilerdi. Örneğin aralarında geçen diyalokta cinler illuminati, CIA, Mossad'tan Hindistanlıların ve Rusların işbirliği yaptığı hüddamlara kadar ilginç haberlerden bahseder.

Şimdi Yahya'nın yandaki kapılardan diğerinde ne ile karşılaştığına bakalım.

Atların bulunduğu odanın karşısındaki kapıyı açtım. Zeminin her yerinde yılanlar vardı. İçlerinden bazıları başını havaya dikmiş bir noktaya sabit bakıyordu. Odaya taş duvarların arasından giren yılanlardan bazıları da ağızlarından bir parça altın çıkarıyor, bir başka yılan yerde biriken altınlardan birini ağzına alıp odanın ortasındaki kütüğün kovuğuna giriyordu. Başını havaya diken yılanlardan birinin gözleri benim üzerimdeydi. Bu yılan diğerlerinden daha büyük ve heybetliydi. Boynundaki altın halkaya asılı elma büyüklüğünde bir altın takılıydı. 

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin