Bölüm 21

187 19 6
                                    

(dört ay sonra)

Dün gece rüyamda Elif'i gördüm. Gözlerinin içi gülüyordu. Artık gözlerini kaçırmıyor tebessümle bakıyordu.

"Sen merak etme Yahya abi, artık gerçeği gördüm. Allah senden razı olsun." diyordu.

Allahım bu ne güzel bir duyguydu. Sanki tüm dertlerimden kurtulmuş gibiydim. Oysa değişen bir şey yoktu tabiki.

***

Rüyamı Salih abiye anlattım. Aldığım yorum bende buz gibi bir etkiye sebep olmuştu.

"Yahya, sanki Elif seni biraz etkilemiş gibi. Ne bileyim, onun tavrı zeni hadinden fazla etkilemiş gibi."

"Salih abi sen demedin mi zihnini geride kalan yaşadıklarına değil, günü ve yarını ilgilendiren konularla meşgul et. Bende uzun zamandır kafamı allak bullak eden düşünce karmaşasından kurtulmak için Elif'in tavrına odaklanmaya çalıştım. Seninde dediğin gibi zihnimi bir nebze boşaltmam gerekliydi. Elif için başka türlü duygusal bir ilişki düşünmek benim için son derece uzak bir düşünce. Sadece onun tavrına odaklanmaya çalıştım. Ama bu işte bir tuhaflık var abi."

"Ne gibi?"

"Ne bileyim. Hadi diyelim ben Elif konusunda zihnimi fazla meşgul ediyorum. Niçin aylardır etraftaki mahluklar başka bir hadise çıkarmıyor. Sessizce izlediklerini düşünmek pek inandırıcı gelmiyor."

"Onlar işlerinde aceleci davranmazlar. Sürekli uygun anı kollarlar. Yani doğrusu, bence de tuhaf ama aklıma fırsat beklediklerini düşünmekten başka bir şey gelmiyor."

Salih abinin adeta mırıldanarak konuşması ve işaret parmağını burnunda gezdirmesi dikkatimi çekmişti. Çünkü bu durum, insanların yalan söylediğinde istem dışı yaptığı davranışlardan biriydi.

"Salih abi sen en son ne zaman onlardan biriyle konuşmuştun?"

"Ne bileyim uzun zaman oldu beş altı yılı geçmiştir."

Evet elindeki çakmağı sürekli çevirmesin de stresinin göstergesiydi. Kuşkulanmaması için şakayla karışık konuşu espriye çevirdim.

"Salih abi ne olur yani şu kardeşine bir iyilik yapsan da, şunları birlikte güzel bir tokatlasak. Aralarına bir dalsak epeyce kafiri cehenneme yollarız varya. Şaka bir yana da Salih abi üç günde bir rüyamda kendimi tılsım yazarken görüyorum. Etrafta tütsüler, loş bir ortam, ha bire tablo ve cetvellerle uğraşıp duruyorum. Ciddiyim abi. Gündüzleri bazen hatırladıklarımı kağıtlara çiziyorum ama ne olduklarını tam olarak çözemiyorum. Sana göstersem anlarsın değil mi?"

Salih abi elindeki çakmağı avucunda sıkmış bir noktaya dalmış vaziyetteydi. Derin bir nefes alıp bir miktar içinde tuttu. Yanaklarını şişirerek birden nefesini saldı ve cevap verdi;

"Yahya kardeşim, inan sana yardım edebilmek için elimden geleni yapmak isterim. Fakat elime kalem alamam. Alsam da sana faydam olacağını hiç sanmıyorum. Şimdiye kadar nefsimin bir kaç arzu ve hevesini gidermekten bakşa kendime bir yararını görmediğim şeylerle sana nasıl yardım edebilirim bilmiyorum. Sen yine de bir ara getir bakalım, belki kaile alacak bir şey olabilir. Tabi bu iblisin bir aldatmacası ise bizi daha fazla yanıltabilir de."

"Abi doğrusu iblisin işi olduğunu düşünmüyorum. Çünkü rüyamda hazırladığım ilk tılsımda üç harf vardı. Uyandığımda yatağımın yanındaki sehpadaki kalemle harfleri unutmamak için duvara not almıştım. O günden beri avuçlarımı terleten kabus gibi yataktan fırlamama neden olan rüyaları görmüyorum."

"Neydi o harfler?"

"Emin misin, sonra aklına takılıp çözmeye kalkmayasın?"

Salih abi dudaklarını bükerek bir müddet cevap vermek için düşündü.

"Neyse, dediğin gibi, söylemesen daha hayırlı gibi. Lütfen yanlış anlama ama aslında bu tür derin konuları artık hiç açmasak daha iyi olur. Her zaman buyur gel çayımı iç. Arada başından geçenleri anlatırsın, yine muhabbetimizi yaparız. Fakat inan bende giderek zorlandığımı hissediyorum."

"Anlıyorum abi. Haklısın seni fazla zorlamak istemem."

"Yok canım senden endişem yok zaten..."

"Tamam Salih abi, merak etme seni gayet iyi anladığımdan emin olmanı isterim."

Salih abinin bu mesafeli tavrından şüphelenmek belkide vesveseydi. Çünkü geçmişte yaşananlardan pişmanlık duyuyordu.

Vesvese (Baskıya Hazırlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin