2.

4.4K 274 93
                                    

Öhö öhö! İyi okumalar.

☔️☔️☔️

26 Ocak 1993

Yağmurlu bir gün. Hava öylesine güzel görünüyor ki! Sokakta koşuşan küçük çocuklara bakınıyor gözleri dolu dolu olan zarif bayan. Aslında güzel bir gün. Yağmurlu olmasına rağmen hava günlük güneşlik. Çocuklar daha önce kış zamanı böyle bir durum görmediğinden yağmur altında delicesine eğleniyorlar. Etrafa doluşan neşeli kahkahalar dahi, gözleri dolu dolu olan bu zarif bayanı gülümsetmeye elvermiyor. Genç kadın güzelliğine gölge düşürmeye asla yetmeyecek yaşlarını asilce bırakıyor. Bir kadın, ağlarken dahi nasıl bu kadar güzel olabilir? İç çekmiyor, acısını dışarıya vurmuyor, elleriyle gözlerini silmeden usulca koşuşturan çocukları izliyor.

Aslında içindeki acısı büyük. Zor bir karar verme aşamasında lakin bir kere bile isyan etmeden, lanet okumadan, parlayan siyah gözleriyle hiçbir şeyi ele vermeden usulca ağlıyor. Ağlamak denmez buna. Asil ve güzel olan kadın acısını dökmesine rağmen, duruşundan el vermiyor. Peri masalından fırlamış bir peri değil, oyuncak bebek değil... O sadece kendisi.

Daha sabah gülerek eğlenerek binbir umutla giydiği rengarenk olan çiçekli elbisesine gölge düşüyor. Gözleri ona oyun oynayıp rengarenk olan güzel elbiseyi saniyeler içerisinde eteklerinden başlayarak siyaha bürüyor. Gözleri dahi ona oyun oynuyor ama biliyor. Elbisesi ile beraber kalbinin de siyaha büründüğünü biliyor. Bir daha asla mutlu olamayacağını düşünüyor genç kadın. Göbeğinde zarifçe birleştirdiği ellerini yavaşça ayırıp buğulu cama yaklaştırıyor ve siliyor. Elleri camın etkisiyle soğuyor ama buna aldırmıyor şuan düşüneceği en son şey fiziksel durumu.

Dün gece mektup yolladığı sevgilisini düşünüyor. Ona bugün ne diyeceğini, her şeyi nasıl açıklayacağını aklında tartıyor. Dakikalardır bunu düşünmesine rağmen aklına tek çıkar yol gelmiyor. Sahi, gerçekten bu durumu en hafif şekilde nasıl anlatabilir ki? Ne diyebilir? Aşkını binlerce kez duyurduğu biricik sevgilisine bu rezil durumu nasıl açıklayabilir?

Rezil.

Tek kelime ile kendini rezil ve beş para etmez bir kadın olarak hissediyor. Lakin bu, yalan! Dünyadaki bütün erkekleri önüne koysan başını kaldırıp bakmayacak bir kadın. Erkekler ise onun ardından koşacak kadar büyüye kapılır, genç kadının etkisi buydu. Hiçbir zaman en iyisini istemez, az ile yetinir. Her zaman elindekinin kıymeti bilir en küçük şeyde mutlu olur. Sevdiği tek kişi için ölümüne de olsa elini taşın altına koyar. Böyle bir kadın nasıl 'rezil' sıfatını kendine yakıştırır? Akıl almaz gerçekten!

Genç kadın şu sabaha, şu ana kadar yanlış yaptığını düşünmemişti. Her zaman kendisini doğru olanı yaptığı konusunda gayretlendirmiş, kendini bir yalana inandırmıştı. Kendi uydurduğu yalan hayatı bugün bozulmuştu. Pembelerle donattığı, kalplerle süslediği, en güzel sözlerle aşka aç olan kalbini doyurduğu bu güzel, kendi zihninde yarattığı hayatı bozguna uğramıştı. Tek bir darbe ile. Şuan zihninde pembe toz yığınından başka hiçbir şey yoktu. Zihninde kurduğu yalandan ibaret olan pembe dünyası, gözlerinin önünde yok oluyordu.

Genç adın usulca güzel bedenini koltuğa bıraktı. Elinde tuttuğu renkli kartpostalı buruşturdu. Buruşturduğunun sadece kağıt değil, hayatı olduğunu da biliyordu ama elinden birşey gelmiyordu. Sevdiği adama gidemezdi. Şu zamana kadar unuttuğu önemli bir şey vardı. Bir nokta. Kendi zihninde kurduğu pembe krallığının arasında sırıtan yeşil noktayı her zaman göz ardı etmişti ama şuan biliyordu. Hiçbir ressam, hiçbir boya, hiçbir zihin o yeşil noktayı artık pembeye boyayıp kamufle edemezdi. Buraya kadardı. Sevgilisiyle geçirdiği iki yıl burada noktalanıyordu. Genç kadın ani baş dönmesiyle uzun ve bir o kadar da güzel parmaklarıyla alnını ovdu. Toz yığını! Ağrısına sebep olan toz yığınıydı. Güzel olarak nitelendirdiği dünyasının ardında bıraktığı toz yığını. Alnına değen soğuk metalle titredi ve dudaklarından bir inleme kaçtı güzel bayanın. Şu zamana kadar unuttuğu şey çok yakınındaydı. Aslında her zaman gözünün önündeydi ama görmeyi reddetmişti. Şimdi ise hem karnındaki varlık, hem de parmağındaki yüzük her şeyi gün ışığıyla beraber açığa çıkarıyordu. Arada pembe toz yığınları olsa dahi gerçek artık apaçık ortadaydı.

On A Rainy Day // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin