32.

1K 112 23
                                    

☔️☔️☔️

Sehun arabanın bagajını kapatırken bıkkın bir havayla, hemen yere kurulmuş olan Jongdae'ye döndü. "Dua et ki yağmur yağmadı Jongdae aksi takdirde şuan nefes alıyor olmazdın."

"Ya ben şakasına şey ettiydim, ne diye abartıyorsunuz ki?"

Sehun abartlı bir biçimde gözlerini devirdi."Geçen sene tatile giderken umarım tekeriniz patlar dedin, yarım saat sonra patladı." Elindeki su şişesini Jongdae'nin karnına fırlattı.

Ardından Yixing parmağıyla Jongdae'yi işaret etti. "Çin'den binbir zorlukla getirdiğim bilmem kaç yüz bin dolar değerinde olan vazoma 'aman umarım kırılır çok iğrenç duruyor' demenden yarım saat sonra tuzla buz olduğunu ne çabuk unuttun?" Sinirlendiği ve gittikçe daha da sinirleneceği her halinden belli oluyordu. Gerçi Jongdae şükretmeliydi. Yine de az bir azarla kurtulmuş sayılırdı.

"Ya tamam, biraz temiz yürekli bir insanım da yani," dedi bağırarak. Sehun'un şişeyi fırlattığı karnına elini bastırarak acıyla bize döndü. "Bi' insan bu kadar da kıskanılmaz ki ya!"

"Biz mi seni kıskanıyoruz?" diye sordu Yixing şaşkınlıkla.

"Yalvarırım sadece nefes alıp ver ve benden uzak dur."

"Aman! Bende şu ağacın dibinde kız keseyim bari."

"Dayak yeme mümkünse." diye seslendim arkasından. Başını hızla önüne çevirip, cevap olarak sadece poposunu sallamakla yetindi.

Sehun akşama hangi manzara ile karşılaşacağımızı bildiği için bıkkınla soludu."Akşama pansuman yapacağız, fazla zorlamayın isterseniz." Yixing onun bu dediğine gülerken, somurttum. Genelde Jongdae kız kesmeye gittiği zamanlar ondan bundan dayak yiyip geliyordu ve akşama da bunun acısını çeken ben oluyordum. Pansuman yap Kyungsoo, ilaç ver Kyungsoo, masaj yap Kyungsoo...

"Aklıma geldi yine sinirlendim. Nasıl benim vazomu kırar yahu? Bak, şu Sehun bile yapmaz yani bunu..."

Sehun başını bana çevirdi. Sanırım o zaman bakışlarındaki duyguyu sadece ben anlayabilirdim. Aha sıçtık, bakışı.

"Adam arada deliriyor falan ama vazomu ne kadar sevdiğimi biliyor yani, hayatta yapmaz! Değil mi Kyungsoo?" Sanki umudu benden arıyormuş gibi masumca bana döndü. O vazonun kırılmasına sebep olan kişilerden birinin de Sehun olduğunu bilse kesinlikle savaş çıkardı. Çünkü bu Sehun'un ilk hatası değildi. Kırdığı 3. vazoydu sanırım. Hayır, hayır! 6'ydı.

Keşke bilsen, yapar mı yapmaz mı?

Yixing bakışlarımda her ne gördüyse ilk önce kaşlarını çattı, ardından elindeki su şişesini masaya koyduktan sonra geri bize döndü.

"Yoksa yapar mı ya?" sesindeki masum şüphe öylesine tatlıydı ki, Sehun'u eşek sudan gelinceye kadar dövmek aklıma uygun bir fikir gibi göründü.

"Saçmalama canım arkadaşım, tabii ki yapmam." Yayvan yayvan konuşması ayrı bir sinir bozucuyken, 32 dişini de göstererek güldü. Başka biri olsa bu bakışlardaki suçluluğu hemen görürdü ama Yixing gibi masum birinden bahsediyorsak görmemesi daha normaldi.

"Yüzündeki munzurluk neden var o zaman?"

"Terdir o ter. Hava sıcak nasıl olsa."

"Ha," dedi başını aşağı yukarı sallayıp. "Sen öyle diyorsan öyledir."

"Hıhı, ben bi Jongdae'ye bakayım malum dayak falan yer."

Yixing elindeki örtüyü açarken başını salladı.

On A Rainy Day // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin