FİNAL -HunHan'ın Akıl Almaz Düğünü-

1.6K 108 57
                                    

☔️☔️☔️

Kyungsoo's Pov
2 Sene Sonra.

"Papyonum yamuk mu?"

"Hayır."

"Pantolonun yan dikişi kötü gibi ama..."

"Gayet normal duruyor."

"Ya saçlarım? Siyah oldu mu sence?"

"Hepsini teker teker yolacağım. Kes sesini!"

Boy aynasının karşısını kendine üç buçuk saattir yer edinmiş olan Luhan, hafifçe omzunu silkip yerine geçti. Bana döndüğünde Jongdae'ye attığı 'gerizekalı' bakışlarına gülümsedim.

Luhan iki saattir onu tersleyen Jongdae'den hırsını almak adına "Kesin beni kıskanıyorsun." dedi. İkisinin atışmalarını saatlerdir kenarda oturmuş bir halde izliyordum. Luhan'ın dudakları durmadan hareket ediyor, ardından da Jongdae'nin attığı nesneler havada uçuşuyordu. Sessiz bir sinema gibiydi. Görüntü vardı ama sesler kulaklarıma ulaşmıyordu. Yine de böylesi iyiydi, düğün töreni başlayana kadar kafam rahat kalacaktı.

"Senin götümden çirkin olan suratını neden kıskanayım ki?"

Luhan'ın normalde bu söze çıldırması gerekirken kıyamet alameti gibi sessiz kalıp döner sandalyede ileri geri sallandı. "Kocamı kıskanıyorsun zaten."

"Peh! Kıçı kırık bir kocası var."

"Sen benim Hunnie'min götünü mü dikizliyorsun hala?"

"Ne alaka şimdi? Ben Sehun'un, kocamın o güzel götünü neden dikizleyeyim ki? Salaksın bence sen... Sarıya da boyatınca iyice mal oldun."

"Kocan mı?" Elindeki eyeliner ile ayaklanıp Jongdae'nin üstüne yürüdü. "Sen kimin kocasına kocam diyorsun lan?" Elinde bıçak misali tuttuğu eyeliner o an bana bile makastan daha ölümcül geldi. Jongdae gıdım hareket etmezken kaşını iki defa havaya kaldırıp indirdi.

Şu çile bir an önce bitmeliydi. Tamı tamına iki senedir bu ve türevleri tartışmaları çekmekten beynim duracaktı. Ciddi anlamda zihin sağlığımdan şüphe etmeye başlıyordum çünkü bu ikiliyi duymamak için içimden şarkı mırıldanmaya başlamıştım.

"Kıskandın mı sarı çiyan? Ohoov, sen yokken Sehun'un big big booty kliplerini ben çekiyordum!"

"Yaktım seni!" Dişlerini öne çıkarıp, üstündeki takım elbisesine ve yapılmış saçlarına rağmen atağa geçecekken ayağa kalkıp yavaşça kolundan tutarak yerine oturttum. Son anda müdahale etmem en iyi seçenek gibi gelmişti. Derin derin soluduktan sonra elindeki eyelinerı bir köşeye fırlattı.

"Saçmalamayın, zaten konuklar dışarıda bekliyor. Bir an önce son rütuşlarını yap da dışarıda donmadan töreni sağ salim bitirelim."

Töreni sağ salim bitirmek o an her şeyden daha zor gelmişti gözüme.

"Peh!" diye alayla güldü Jongdae. Bu gülüşün ne gülüşü olduğunun oldukça farkındaydım. Luhan'ın anlaması gerekiyordu yoksa küçük çaplı bir tartışma çıkması an meselesiydi.

Jongdae'nin daha fazla ortalığı karıştırmaması için "Sende git dışarıyı kontrol et. Bir eksik falan var mı, bana haber ver." diyerek gözlerimle kapıyı gösterdim.

Götünü bir güzel yasladığı koltuktan ayırıp sızlanarak odadan çıktı. Rahatlarken hızla elimle Luhan'ın saçının bozulmuş bir tutamını düzelttim. Aynada olan kendine bakışları memnuniyetsizdi. Sehun'a alışveriş yaparken birçok şeyin sadesini almasını istemiş, Sehun hepsini denedikten sonra en kötü olanından bir tanesini uzatmış ve "Aha! Bu çok iyi oldu." demişti. Gel gör ki uzattığı takım elbise simli mor bir takım elbiseden başka bir şey değildi. O an Sehun'un öyle bir bakışı vardı ki, Luhan altta kalmayarak eğer onu almazsa evlenmeyeceğini söylemişti. Eh! O an kabul etmekten başka şansı yoktu tabii. Sonrasında Luhan'ın takım elbisesine benzer şık bir şey almıştık. Açıkçası tören sırasında neler olacağını pek de kestiremiyordum.

On A Rainy Day // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin