Medyayı açın dediğim yerde açarsanız👍🏻
☔️☔️☔️
Başımın altına koyduğu eliyle saçlarımı okşadı. Parmakları akıl almayacak bir ustalıkla dolaşıp beni bir kez daha mest etmeyi başarmıştı. Hayır, kendimi gerçekten çözemiyordum. Yaptığı normal bir şeydi. Parmaklarını saçlarımdan geçiriyordu hepsi buydu. O halde göğsümde dolaşan heyecan ve zihnime çekilen ince örtü de neyin nesiydi?
"Bana biraz Do Kyungsoo'dan bahset." Kulağımın hemen ardındaki nefesi titrememe neden olurken mayışmış ses tonumu ortaya çıkardım.
"Ne öğrenmek istiyorsun?"
Gönlüm dakikalar öncesine kıyasla oldukça rahattı. Jongin sözünü tutardı. En azından buna güveniyordum. Karmaşa dolu hayatımda beni her şeyden uzaklaştıran adamdı o. Dik yamaçlı bir dağdan düşmek üzere olduğum sırada tutunmamı sağlayan daldı. Kırılmamasını umuyordum.
Burnunu hafifçe boynumda gezdirip, küçük bir öpücük kondurdu. Gözlerim kapandı. Etkisi buydu işte. Harekete geçemeyeceğim kadar uyuşuyor ardından da ona bırakıyordum kendimi. En başta bu durumdan nasıl rahatsız olduğum aklıma geldi. Hayatım boyunca kontrolü elinde tutmayı seven bir insan olmuştum ve bu beklenmedik durum çuvallamama sebebiyet vermişti.
"Onu, kendi yapan her şeyi." Sözleri miydi beni en çok hayattan koparan yoksa bulutlara çıkaran dokunuşları mı? Bunu asla çözemeyecektim.
Jongin benim hakkımda neler duymak istiyordu ya da beklentileri nelerdi bilmiyordum ama aklında olan fikirlerinden çok daha farklı olmaktan korkmuyor değildim. Beni nasıl biri hayal ediyordu ya da ne bekliyordu emin değildim. Onun karşısında sıfırdım. Her şeyiyle mükemmel bir adamın karşısında pek de bir şansınız yoktur. Öyle ki benim de yoktu. Jongin mükemmeldi. Gerek görünüşü, gerek insanlığı ve doktor oluşu... İnsanlarda belirli başlı eksiklikler olur lakin nasıl olurda Kim Jongin bu kadar eksiksiz olabilirdi?
"Sıradan bir üniversite öğrencisi." diye mırıldandım. Göğsüne dayadığım başımı ondan ayırarak, yüzümü yüzüne çevirdim.
"Başka?"
"Elimizde ancak bu var Bay Kim Jongin. Vasıfsız bir üniversite öğrencisi."
Kolumu bükerek aynı onun gibi elime başıma yasladım. Verdiğim cevap tepki olarak onun yüzünde bir gülüş olarak döndü.
"O halde ben kör olmalıyım." dedi bir parmağıyla saçlarımı geriye iterken. "O vasıfsız üniversite öğrencisini en mükemmel insan olarak görüyorum."
"Saçmalamayı kes Kim Jongin. Kendini henüz tanımıyorsun." Aklıma yeni gelen şeyle duraksadım. Havada yüzüne doğru giden parmaklarım asılı kalırken, yüzümdeki gülümseme silindi. "Bana hala bir açıklama yapman gerek."
İnanın bakışları mıncırmalıktı, hafifçe merakla büzdüğü dudakları ise öpülesi... Yaptığı hareketten haberi olmadığının farkındaydım. Lakin birazdan onu yiyip bitirmek gibi canice planlarım vardı.
"Neyden bahsediyorsun?"
"Sehun'un sana attığı yumruktan bahsediyorum Jongin ve sanırım küçük bir açıklamayı hak ediyorum."
"Yumruk attı işte."
"Bravo!" Oturduğum yerde hafifçe doğrularak. "Hakkını vermem gereken bir açıklamaydı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On A Rainy Day // kaisoo
FanfictionKim Jongin kaderin bana bahşettiği adamdı. Bir rüya gibi beni kendi içine çekmiş, ardından rüzgar gibi kaybolmuştu. "Bu yüzden seni bırakmayacağım." Elimin üstündeki sıcacık avucunu karnıma koydu ve huzurla mırıldandı. "Asla." Ve Kim Jongin o gün ba...