•31• Hiçbir Sır Kalmadı

11.2K 953 134
                                    


Merhaba sevgili okuyucularım... 2-3 değil de onun katları oldu. Biliyorum ve üzgünüm. Bu yüzden daha çok bekletmeden size bölümü paylaşıyorum. Aslında amacım birçok parçayı yazmaktı bu bölüme ama tek bir anın çok uzun sürdüğünü gördüm ve onu güzelce yazıp bölümü burada bitirdim. Ortalam boyutta bir bölüm oldu ve diğer bölüme bir sürü konu kaldı. Diğer bölümü yazmaya başlayacağım ve bu haftaiçinde paylaşmayı planlıyorum. Bu bölümle ilgili söyleceğim tek şey artık hiçbir sır kalmadı geçmişle ilgili. Ayrıca tüm yorum atanlara teşekkür ederim en kısa sürede geri döneceğim hepinize. Hepinizi çok seviyorum. Ve inşallah hatalarım yoktur. İyi okumalar... Ç.T.

Sinirli biten Frau Müller'in dersinden ve Darren'ın adeta hayat kurtarıcı gibi gelen önerisi/yardım elinden sonra bir nebze daha iyiydim. En azından uzun bir süreliğine... Saat 7'ye gelip çattığında George'un hatırlatması sağolsun -çünkü o zamana kadar aklımda hep ateş vardı, nasıl daha iyi olurum konusu. Sağolsun Frau Müller iyi çarpar- aklıma Lysander ile olan buluşmam geldi. Hani şu her şeyin anlatılacağı konuşma... Ondan sonra meraktan aklımda ne ateş kaldı ne Frau Müller. Gerçekten bitecek miydi tüm sırlar? Gerçekten bitecek miydi tüm beyin kemiren düşünceler? Gerçek olamayacak güzeldi, aynı zamanda da korkutucu. Çünkü duyacaklarımdan hoşlanıp hoşlanmayacağımı hiç bilmiyordum. Ve iyi şeyler çıkmayacak gibi duruyordu. 8'e çok az kalmıştı ve odamda Eloy ve George ile kafayı yemek üzereydim.

"Şimdi her şey ortaya çıkacak ha? Hem de her şey?" dedi bir sevinçle Eloy.

"Evet..." dedim tedirgin bir sesle.

"Neden mutsuzsun? Uzun süredir bu anı beklemiyor muyduk?" dedi Eloy.

"Mutsuz değilim. Ellerim karıncalanıyor, midem kaynıyor, kelebek değil sinekler var içimde. Ve beynimde... Olumlu hissetmiyorum, olumsuz da... Sadece tedirginim. Beni geren bir şey var."

"Gergin olman normal, gerçekten kuşkulu ama rahat olmaya çalış. En azından bilgiye sahip olacaksın." dedi George uysal bir tonla.

"Ya sonrasında bilmemeyi yeğlersem?" dedim ağlayacak bir sesle.

"Bilmek her zaman en iyisidir. Bunu savunuyordun hatırlıyorsan." dedi George biraz sesini yükselterek.

"Hatırlıyorum, sadece tedirginim." dedim sesimi yükselterek. Ama George'unki ikna etmeye çalışır gibi çıkarken benimki kavga çıkarmaya çalışıyor gibi çıkmıştı.

"Tedirgin olma, her şey iyi olacak. Uzun süreli amacımıza ulaşıyoruz. Bunu düşün." dedi ve bana sarıldı Eloy. Ben de güç almak istercesine ona sarıldım.

"Zaman geldi. Seni götürelim." dedi George.

"Siz gelmeyin."

"Olmaz, müdürün odasının olduğu koridorda bekleriz biz." dedi Eloy. Ben ise gözlerimle onlara teşekkür ettim.

Berebar müdürün kapısının önüne geldik. Ellerini sıktım güç almak istercesine. Onlar da karşılık verdiler.

"Giriyorum. Siz ileriye oturun." dedim. Onlar da ileriye gidip oturdular. Son kez onlara bakıp kapıyı çaldım ve içeri girdim. Masasında yoktu Lysander. Ama gizli odanın kapısı açılmıştı. Oraya ilerledim. Kendimi YGS-LYS sınavına giriyor gibi hissettim. Ve bir an sorgulama isteği doğdu içimde. Buraya gelmek yerine normal gençler gibi sınava girseydim ne olur? Ama kendime cevabı düşünmek için şans vermedim. Ne yeri ne de zamanıydı...

"Geç karşıma otur." dedi Lysander. Yine o uzun masada iki sandalye vardı ve masanın üstünde açık laptop.

"Deneklerle mi konşacağız?" diye sordum.

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin