3-37 numaralı odanın önüne geldiğimde kapıyı çaldım. İçeriden "Geliyorum." diye ses geldi. Yeşim kapıyı açtı. Yeşim çok güzel bir elbise giymişti ve gerçekten büyüleyici olmuştu. Kıskanılacak derecede güzel bir kızdı. Selamlaştık ve içeri girdim. Odasının penceresi tam olarak ortak bahçeyi görüyordu. Hemen pencereye yürüdüm. Bahçede her türlü hazırlıklar yapılmıştı. Küçük yuvarlak ışıklarla ağaçlar süslenmiş, kokteyl masalarından konulmuştu. Dans pistinin etrafında da çok güzel ışıklandırmalar oluşturulmuştu. Bir masaldan fırlamış gibiydi her şey. Zaten buradaki her şey çok büyüleyiciydi. Ve birçok öğrenci de gelmişti. Ama ortalıkta hiç öğretmen yoktu ya da danışman. Zaten Sevgi Abla da bana uğradığında hala üzerinde sabahki kıyafetleri vardı.
"Bayağı insan toplanmış. Ve ortam gerçekten mükemmel görünüyor. Yalnız hiçbir danışmanı görmedim. Acaba sonradan mı gelecekler?"
"Hazırlanırken baktım. Gerçekten çok güzel hazırlamışlar. Danışmanlar gelmeyecek ve hiçbir öğretmen de. Böyle partilere katılmazlarmış daha rahat bir ortam olması için. Sadece törenlere katıldıklarını söylemişti Can."
"Anladım. Bence en doğrusu." diyip göz kırptım. O da karşılığında güldü.
"Hazırım. Çıkalım mı?"
"Çıkalım. Yalnız ben çok heyecanlıyım. Sen de öyle misin?"
"Hem de deli gibi. Öğrenci danışmanımı asıl çok merak ediyorum."
"Ben de. Nasıl biri acaba?"
"Kendini beğenmiş biri olmasın da."
"Haklısın." Bu arada aşağı inmiştik ve bahçeye vardık. Durup etrafa bakarken yanımıza iki tane oğlan geldi. Biri kumral, yakışıklı ve uzun boyluydu. Diğeri ise beyaz tenli, tatlı ama yakışıklı olmayan, sempatik görünen orta boylu bir oğlandı. Sempatik çocuk bana elini uzattı.
"Akademimize Hoşgeldin Anka. Ben Eloy Herme. Senin öğrenci-danışmanınım. Bundan sonra her konuda yanındayım."
"Teşekkürler." Bu arada aynı şeyleri esmer çocuk Yeşim için söylüyordu.
"Seni ilk dansına kaldırmama izin ver lütfen Anka." gülümsedi.
"Memnuniyetle." ben de gülümseyerek cevap verdim. Daha ilk andan kanım ısınmıştı çocuğa. Dans ettik biraz hiç konuşmadan. Sonra
"Bana kendinden bahset biraz Anka. Anlatacak birçok şeyin olduğuna eminim. Özellikle bu isim çok ilginç."
"Evet. Herkes ismimi duyunca şaşırıyor. Ama ailem mitolojiyi seviyor. Başka bir şey söyleyemem bu konuda." güldü.
"Ayrıca zaten ata sporu iskambil olan bir aileyiz. Düzgün bir isim beklenemezdi."
"Sonunda iyi iskambil oynayan biri geldi. Fabio'yu hep yenmekten sıkılmıştım."
"O zaman iyi bir rakibe kendini hazırla. Övünmek gibi olmasın ama okuma-yazma öğrenmeden önce iskambil oynamaya başladım."
"Bayağı iddialıyız. Bunu sevdim." İkimizde güldük.
"Asıl sen bahset kendinden. Öğrenmem gereken çok şey olduğu kesin."
"Adım Eloy. Bunu zaten söyledim. Elementim toprak. Sadece toprak. Okulda tek elemente sahip olan 4 kişiden biriyim. Seninde elementlerinden biri topraktı yanılmıyorsam. Seneye istediğin konuda yardımcı olurum. Yalnız bu sene sorma. Çünkü hala eğitime başlayamadım. Malum akademinin dil yılı. Ne önemli ama..." göz devirdi. Ben da karşılığında güldüm.
" Seneye sorarım o zaman. Ama bu sene de yardım edebilirsin. Anladığım kadarıyla Fransızsın. Fransızcayı seçtim. Bunda yardımın gerçekten dokunur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Science FictionBir yaz günü su ve toprak elementlerini kullanabildiğini öğrenen Anka yeni okul yılında kendi gibi beyni gelişmiş insanların olduğu Akademeia'da okumaya başlar. Yeni insanlar yeni hayatlar derken gizli öğretmeninin sevgilisinin ölmesi üzerine kendin...