Octivia'yı gördükten sonra pek değişik bir şey olmadı. Salı günü yüklü miktarda Almanca ödevi aldıktan sonra öğlen Eloy-Fabio-Iris-Perdita ve ben yemek yiyorduk.
Ben: Dün yoktunuz ortalıkta. Ne oldu?
Perdita: Dün Eloy heyecandan odasından hiç çıkmadı. Ilk element dersimizi aldık ya
Iris: Biliyor musun Anka böyle totem dedikleri bir şey var. Bir şişe. Içinde kendi elementlerin var. Çok güzeller...
Eloy: Ayrıca bu totem bizim güçlerimizi kontrol etmemizde önemli bir eşya. Amacımız elementleri içinden çıkarmak ve tekrar tek parça halinde içine koymak.
Fabio: Ayrıca şişenin ucu ince olduğu için elementlere şekil verme yeteneğimiz de gelişecek.
Perdita: Kısaca işimize çok yarayacak ama maalesef bu eğitim 2-3 hafta sürüyor bazen ise 4. Ne kadar hızlı yapacağımıza bağlı. Ama Rodrick bile 2 haftada yapmış. Ne kadar zorlu olduğunu sen düşün...
Ben: Düşünebiliyorum...
Eloy: Dün onunla uğraşıyordum ama odayı toprak yapmaktan başka işe yaramadı.
Fabio: Eloy, Eloy, Eloy! Daha önünde rekoru kırmak için 1.5 hafta var. :D
Ben: Hep Rodrick diyorsunuz. Rodrick bu kadar iyi mi?
Perdita: Iyi demek hakaret olur. O 4. Sınıfın sonunda iken 5. Sınıftan öğreneceklerini tamamlamış tek öğrenci. Şuan aslında okula gelmesine bile gerek yok. Niye geliyor bilmiyorum.
Iris: Su moleküllerini bile birleştirebiliyor.
Eloy: Onun yerinde olsaydım derslere girmek yerine giderdim kafamı dinlerdim. Böyle bir element tarihi hocası varken burada kalmak anlamsız!
Yeşim: Gene ceza mı aldın Eloy?
Eloy: Hoşgeldin Yeşim. Yok her zamanki şeyler. Seneye ne demek istediğimi anlayacaksınız ;)
Yeşim: Frau Müller neler yaptı sana bugün?
Ben: Hiç sorma. Bir ödev vermiş, ben böyle ödev görmedim. Dün artık ne kadarını duyduysa bayağı sinirlenmiş.
Yeşim: Tamamını diyebilirim.
Fabio: Neyden bahsediyorsunuz?
Ben: Bu onuru sana bahşediyorum Yeşim.
Yeşim her şeyi anlattı. Frau Müller'e neler dediğimi ve nasıl hepsini duyduğunu. Hikaye bitince hepsi gülmeye başladı.
Iris: Eloy'un patavatsızlıklarına rakip geldi desenize.
Perdita: Benim oyum Anka'ya. Anka Eloy'u geçecek.
Fabio: Anka'yı bundan sonra görebilirsek kendimizi şanslı sayalım. Frau Müller'in ne kadar inatçı olduğunu herkes bilir.
Perdita: O zaman oyumu geri çekiyorum. Hala birinci Eloy :D
Ben: O zaman elveda size arkadaşlar. Ben ödev yapmaya gidiyorum. Akşam kütüphaneye gitmem gerek. Bu dersi kullanayım bari. Görüşürüz.
Yeşim: Sen neden habire kütüphaneye gidiyorsun?
Ben: ııı-ııı. Yok bir canım. Önemli değil. Sadece bir kitap var. Şey hakkında. Şey. Tarih. Element tarihi. Eloy çok ders yanınca ben de şimdiden bitireyim seneye işim kalmasın dedim. Neyse beni tutmayın. Ben kaçtım.
Ve koşarak uzaklaştım. İyice içine ettim. Kesin bir şeyler karıştırdığımı anladılar.
Kütüphaneye ödev yapmaya gittiğimde sadece Octivia vardı. En azından beni görmedi de kaçamadı. Geçen ne demek istediğini öğrenmeliydim. Gizlice yanına yaklaştım ve yanına oturdum. Kim olduğumu görünce gözleri büyüdü ama kaçacak yeri yoktu maalesef.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Science FictionBir yaz günü su ve toprak elementlerini kullanabildiğini öğrenen Anka yeni okul yılında kendi gibi beyni gelişmiş insanların olduğu Akademeia'da okumaya başlar. Yeni insanlar yeni hayatlar derken gizli öğretmeninin sevgilisinin ölmesi üzerine kendin...