Bu okul hayal ettiğimden bile mükemmeldi. Eski çağları andıran kocaman bir kapısı vardı. Eski olduğu belliydi ama eski olduğu kadar ihtişamlıydı. Büyüklüğü 2 katlı apartman boyu kadardı. Boyunun yarısı kadar da eni vardı. Kapıda eski tokmaklardan vardı. O bile çok ihtişamlıydı. Sevgi Abla kapıyı çaldı ve kapı sonuna kadar açıldı.
"İyi akşamlar Alejandro."
"İyi akşamlar Sevgi Hanım." Adının Alejandro olduğunu öğrendiğim görevli bana gülümsedi. Ben de ona gülümsedim.
Önümüzde yeşilliklerle kaplı bir patika vardı gene. Burada her yer yemyeşildi. Doğa hiç bozulmamıştı. Bir süre yürüdükten sonra bir açıklığa kavuştuk. Sol tarafta dümdüz bir alan vardı. Sağ tarafta ise dağlık bir alan. Dağ bütün kudretiyle manzaraya ihtişam katıyordu. Asıl en önemlisi ise tam önümüzde giriş kapısının bile ihtişamını solda sıfır bırakacak bir bina vardı. Buraya bir bina demek onu küçümsemek olurdu. Bir şato gibiydi,eski ve ihtişamlı ama aynı zamanda bir o kadar modern ve sade. Biraz yukarıya doğru baktığınızda bunun tek bina olmadığını daha bunun gibi üç tane daha bina olduğunu anlayabiliyordunuz. Bir kare oluşturuyorlardı sanki. Önümüzdeki binaya ilerledik.
"Şuan görmüş olduğun bina buranın idari binası. İlk katta idari odalar var müdürün odası, danışmanların odası gibi. İkinci ve üçüncü kat ise öğretmen ve müdürün yemekhanesi ile kaldıkları odaları içeriyor. Binanın büyüklüğünden anlaşılacağı gibi bir sürü öğretmenimiz var ama hepimizin kapısı her zaman siz öğrencilerimize açık. Şimdi müdürümüzün yanına gidelim sonra okulun geri kalanını sana göstereceğim."
Memnun bir şekilde gülümsedim. Binanın içine girince buranın ne kadar modern olduğunu anladım. Doğa ile iç içe olmamıza rağmen teknolojiyi de kullanmayı unutmuyorlardı. Binanın içinde diğer tarafa çıkan büyük bir kapı vardı. Kapı sonuna kadar açık olduğu için dışarısı görünüyordu. Çok güzel çimlerin, gölge yapan sevimli ve orta boyutta ağaçların bulunduğu, bazı yerlerinde masa ve bankların bulunduğu kocaman bir bahçeydi. Bazı öğrenciler görme şansım olmuştu. Bir kız toprakla oynuyor ve onu kedi şekline sokup arkadaşına doğru gönderiyordu. Arkadaşı da irkilip ellerini havaya kaldırıyor ve gazlardan oluşan bir kalkan yapıyordu. Sonra etraftaki diğer arkadaşları gülmeye başladılar. Korkan kız ilk başta somurtsa da sonra diğerleriyle birlikte gülmeye başladı. O anda toprağa şekil veren kız beni fark etti ve gözleri ile gözlerim birleşti. Beni süzüyordu. Kızın çok güzel sarı saçları vardı. İlk göze çarpan şey saçlarıydı. Sonra dikkat çeken şey ise duruşuydu. Kendine özgüveni olduğu çok belliydi. Ve vücudu. Gerçekten herkesi kıskandıracak bir vücudu vardı. Tekrar gözlerini gördüğümde gülümsedim. O ise burnunu kıvırdı ve tekrar arkadaşlarına döndü. Niye böyle bir şey yaptığını düşündüm. Ve bulamayınca sonra düşünmek üzere kafamın bir köşesine attım bu düşünceyi.
"Anka. Bu kapı." Müdürün odasına gelmiştik. Kapıyı çaldım. İçeriden bir "Gel." sesi gelince nazikçe kapıyı açıp içeri girdim. Karşımda 50-60 yaşlarında, kafasının üstü kel ve geri kalan saçları beyaz olan, uzun boylu bir adam duruyordu.
"Merhaba. Sen Anka olmalısın. Ben Lysander Dantis. Bu okulun sahibi ve müdürüyüm. Buyur otur evladım. Sen çıkabilirsin Sevgi. Birazdan Anka'yı yanına gönderirim." Sevgi Abla çıktı. Ben de adama beklenti dolu gözlerle bakmaya başladım.
"Sana gerekli olan her açıklama yapılmıştır sanırsam. Akademimiz senin gibi farklı öğrencileri eğitirken diğer insanlarla nasıl iletişimde bulunmanız gerektiğini de öğretir. Her okul gibi bu okulunda bir takım kuralları var. İlk yıl maalesef ki toplu gezi dışında dışarı çıkma izniniz yok. İkinci yıldan itibaren her ay bir haftasonu izin günleriniz olacak. Okulumda sevmediğim tek şey akılsızca davranışlardır. Bu yüzden başınıza buyruk davranmayın lütfen. Okulda genelde barış ortamı hakimdir. Düello günleri dışında tabiki. Yılda bir kere düello yarışmamız olur. Ama bunun ayrıntısını daha sonra alırsın zaten. Şuan sadece en önemliler. Şu broşür ve evraklarda ilk yılla ilgili bilgiler var. Bunları al. Bu gece doldur. Yarın Sevgi'ye ver. Çoğu sorunu Sevgi cevaplayacak zaten. Herkesin odasında telefon var. Bütün öğretmenlerin numaraları yazıyor. Oradan herkese ulaşabilirsin. Beni istediğin saate rahatsız edebilirsin bir problemin olursa. Elimden geleni yaparım. Aklına takılan felsefi sorular olursa bana gel. Beraber tartışabiliriz. Bana soracağın bir şey var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Science FictionBir yaz günü su ve toprak elementlerini kullanabildiğini öğrenen Anka yeni okul yılında kendi gibi beyni gelişmiş insanların olduğu Akademeia'da okumaya başlar. Yeni insanlar yeni hayatlar derken gizli öğretmeninin sevgilisinin ölmesi üzerine kendin...