Merhaba çok sevgili okuyucularım. Çok mutluyum çünkü bilim kurguda #21 olmuşuz. Sizi çok seviyorum. Bu aralar bölümler çok geç geliyor biliyorum. Beni affedin ama yurt işleri, evraklar, yurt alışverişi, yeni bir şehir derken çok meşgulüm. Biliyorum hiçbiri bahane değil ama yine de yazamadım. Affedin... Birkaç gün içinde büyük ihtimalle(%80) sizinle bir duyuru paylaşacağım. İyi mi kötü mü olacak artık size kalmış bu duyuru. Ama yapmak zorunda olduğum bir şey olacak büyük ihtimalle. Merak etmeyin sizi kötü durumda asla bırakmayacağım. Umarım hatalarım olmamıştır bölümü yazarken. Sizi çok seviyorum. -Ç.T.
George ile beraber o bembeyaz koridorun sonuna kadar ilerledik. Eloy telsizden bağırıyordu -meraktan kuduruyordu- ama onu takacak durumda değildik. Asansörün kapısının yanındaki düğmeye basıp kapının açılmasını sağladım. Asansörün içerisi metalik gümüş rengindeydi. Ve ne sağında ne de solunda katları gösteren düğmeler vardı. Sadece üstte ışıklandırmalar görünüyordu o kadar. Kapılar kapanınca George ile birbirimize bakmaya başladık. Açıkcası zaten tedirgindik iyice kötü olmuştu. Hele de kapılar kapandıktan hemen sonra gelen o ses... O ses ağzımdan küçük bir çığlığın kaçmasına neden olmuştu.
"Sisteme hoşgeldiniz. Öncelikle kendinizi tanıtınız. Lütfen belirtilen bölüme işaret parmağınızı yerleştirin."
Ve takibinde asansörün sağ tarafında küçük bir bölme açıldı. Önce George ile birbirimize baktık. Sonra ben parmağını oraya yaklaştırırken George kolumu tuttu.
"Emin misin bundan?" dedi bir bana bir bölmeye bakarak."Emin değilim. Ama yapmalıyım." dedim gözlerimi bölmeye dikerek. Korkuyor muyum? Evet. Meraklı mıyım? Evet. O zaman yapmalıyım.
Ben parmağımı tekrar harekete geçirdiğimde George güven verircesine kolumu sıktı. Geçen süre zarfında George ile her ne kadar inişli çıkışlı bir ilişkimiz olsa da -ki sebebi kesinlikle George'un dengesizlikleri- ona güveniyorum. Çünkü bu süre zarfının her aşamasında yanımdaydı. Bir insanın sadece yanında durarak bile onun hayatında çok önemli bir yere gelebilirsiniz.
Parmağımı bölmeye yerleştirdim.Önce bir ışık geçti parmağımın üstünden taracasına, sonra yine o ses duyuldu.
"Lütfen panik yapmayınız. Tüm protokollerimiz RCD252G İşlem Güvenliği ve İnsan Sağlığı maddelerine uygundur." Hemen ardından ise parmağım bölmeye hareket edemeyecek şekilde kelepçelendi. Ve parmağımın ucuna ince bir şey battı. Kısa bir süre sonra ise o batan şey çıktı. Parmağıma bir şey püskürtülürken "Taranıyor..." sesi geldi. Sonra parmağıma bir şey yapıştırıldı ve kelepçe açıldı. Kelepçe açılır açılmaz parmağımı hızla kendime çektim ve parmağıma baktım. Bir şey yapıştırıldığını hissetmiştim ama hiçbir şey görünmüyordu."Ne oldu?" diye sordu George merakla parmağıma yaklaşmış yüzüma bakarak.
"Bilmiyorum. Bir şey batırdılar sanki." dedim
"Bakayım." dedi ama bu arada ses tekrar duyuldu. " Veri tabanına bakılıyor..."
"Boşver." dedim omzumu silkerek. Ve o muhteşem sen bir kez daha duyuldu.
"Kullanıcı bulundu. Oniki. Yetki düzeyi. Üst düzey yetkili." Bu arada ekranda 12 rakamı, ne zaman çekildiğini bilmediğim bir resmim ve altında diğer söylenilenler yazıyordu. "Yetkili programı. DYPA-12. Programa yönlediriliyor. İşbirliğiniz için teşekkür ederiz..." Bir süre ses kesildi.
"Merhaba ben yardımcınız DYPA-12. Size nasıl yardımcı olabilirim Oniki?" Ve tabiki George ile birbirimize baktık. Bir klasik oldu artık...
"Soru sor." dedi George.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Ficção CientíficaBir yaz günü su ve toprak elementlerini kullanabildiğini öğrenen Anka yeni okul yılında kendi gibi beyni gelişmiş insanların olduğu Akademeia'da okumaya başlar. Yeni insanlar yeni hayatlar derken gizli öğretmeninin sevgilisinin ölmesi üzerine kendin...