fourty-four

5.9K 341 58
                                    

"April, aşağı gelir misin?"

Annemi duyunca odanın kapısını açtım.

"Önemli bir şey mi anne? Uyumam gereken bir konu var da."

Annemin güldüğünü hissediyordum.

"Sana bir sürprizim var, burada 3 hafta kalacağımızı öğrendiğinde çok kötü olmuştun."

Evet, burada 3 hafta kalacaktık ve ben Justin'i 21 gün görmeyecektim. Düşünebiliyor musunuz? 21 gün ben olmayacaktım ve tüm kızlar O'nun peşinde olacaktı.

Annemi dinleyerek aşağıya indim.

"Neymiş bakalım sürprizin?"

Salona girdiğimde annemin yanında oturan, sarışın çocuğu hiç beklemiyordum.

"Sen Justin'e çok benziyorsun," diyerek çocuğa ilerledim. Saçına dokundum.

"Onunda saçı boya, seninde."

Anneme döndüğümde, bana şaşkın bakışlar atıyordu.

"Kızım? O zaten Justin."

Tekrar çocuğa döndüğümde çocuk kahkaha atmaya başlamıştı.

"Sen piercing mi yaptırdın?" Dedim ve omzuna vurdum.

Bir an şaşkınlıktan Justin olduğuna inanmamıştım, çünkü annem Justin'i tam anlamıyla bilmiyordu.

Justin gülmeyi kesti.

"Evet, değişiklik olur diye yaptırdım," dedi ve omzunu silkti. Annem bizi yalnız bırakmak adına salondan çıkınca Justin'in üstüne atladım ve ona sımsıkı sarıldım. Bu hareketime afallamıştı. Boynuna burnumu sürttüğümde nefesinin kesildiğini hissettim. Oysa ki benim tek amacım kokusunu almaktı.

"Justin seni çok özledim."

Beni biraz daha kendine bastırdı ve saçımı öptü. Kokladığına emindim.

"Konuşmak ister misin?"

Başımı kaldırdım ve O'na baktım.

"Sana anlatmam gereken şeyler gerçekten benim zar zor kabullendiğim ve anlattıkça hatırlayıp kendimi üzdüğüm şeyler. Bana zaman vermelisin," dediğimde alnımı öptü.

"Ne zaman istersen o zaman anlat olur mu? Seni zorlayamam."

Seni sevmemin milyonlarca nedeni var Justin, ama bu milyonlar arasında parlayan sebeplerden biride bu.

İçimden geçirdiğim şeyi O'na söylemeye cesaretim yoktu. Belkide olduğu zaman biz birlikte olacaktık. Bilemiyordum.

°

"Bak burasıda benim küçükken evcilik oynadığım kulübe," dedim ve dedemin yaptığı kulübeyi gösterdim. Gülümseyerek karşılık verdi.

"Anne mi olurdun çocuk mu?"

"Baba," diyerek bana şaşkınca bakmasına sebep oldum.

"Yanlış anlama, 3 kızdık. Kuzenlerim hep aralarında kavga ederlerdi. Anne olmak isterlerdi ve hiç oyun oynayamadan eve geri dönerdik. Ben de hem oyun oynayabilelim hem de onların gönlü olsun diye böyle bir çözüm buldum. Aralarında anlaşıyorlardı, sırayla anne oluyorlardı.O yüzden benim hiç anne-çocuk olma şansım olmadı."

Dikkatlice suratıma baktı.

"Onlara karşı gelebilirdin April. Ben olacağım diyebilirdin, ama sen hep böylesin. Anladığım kadarıyla hiç değişmemişsin."

Dediği şey ile kaşlarımı çattım.

"Nasılım?"

Derin bir nefes aldı.

"Sevdiğin insanlar için kendini geriye atabiliyorsun. Onlar mutlu olsun diye kendinden bile vazgeçebilirsin. Ben sana neden inanıyorum biliyor musun? Sen sevmeyi biliyorsun çünkü."

texting // jbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin