Justin beni engellediğinden beridir O'na ulaşamıyordum. Yapabileceğim tek bir şey vardı; onu aramak. Bu konuda aşırı tereddütlüydüm. Ne tepki vereceğini bilmiyordum. Ama onunla konuşmadan da yapamıyordum.Hayatımın merkezi olmuştu. Bundan hiç bir zaman şikayet etmiyordum. Çünkü onu gerçekten seviyordum. Bal rengi gözleri, ona has olan saç rengi... Ona gerçekten aşıktım ve oyun oynadığım falan yoktu.
En son çare diye düşünerek elime bir mendil aldım ve telefonu mendile sardım. Hey, ne? Hepimiz film veya dizilerde bunu görmüşüszdür. Rehberden Justin'i bularak arama tuşuna bastım.
Tanrım... Kalbim hızlı hızlı atarken yaptığım tek şey aramanın açılmasını beklemek oldu. Aşırı heyecan yaptığımın farkındaydım ama anlamasından korkuyordum. Beni tanıyordu. Eskiden aynı sınıftaydık ve yanyana ouruyorduk. Benden sürekli kopya çekiyordu. Başka bir muhabbetimiz yoktu, olmamıştı.
Ama ben O'na bu süre zarfında aşık olmuştum. Kalem tutuşuna, ellerini saçlarında gezdirişine, popüler ve acımasız görünmesine rağmen ağladığımda yanıma gelip ne olduğunu sormasına... Ben ona deli gibi aşıktım ve O bunun hala farkında değildi.
"Alo?"
Uykulu sesi kalbimdeki ritmi hızlandırırken elimi mendile daha çok bastırdım ve olabildiği kadar sesimi değiştirdim.
"Bana engel attın Justin."
"Beni arayacağını bilseydim daha önce engel atardım."
Ne? Burada benim Sarah olduğumu söyleyip kızması gerekmiyor muydu?
"Ne demek istiyorsun?"
"Beni araman için yaptığım küçük bir oyundu. Başarılı oldum da."
"Pisliksin."
"Sende konuşurken mendil kullanacak kadar akıllı, ama benim kadar değil."
"Tanrım. Oyununa düştüm ve bunun için 1 ay depresyonda kalmayı düşünüyorum."
"Sesin çok tanıdık geliyor Bilinmeyen."
"Beni tanıdığını söylemiştim."
"Ama hala çıkaramadım."
Oturduğum koltuktan kalktım ve su almak Için mutfağa yöneldim.
"Bu hem kötü hem iyi bir şey Justin."
Telefonu masanın üzerine bıraktım ve hoparlörü açtım. Rafta olan bardaklara uzanarak mor renkte olanı elime aldım. Justin konuşmaya başladığı sıra gülüşünü duymam ile elimde tuttuğum bardağı yere düşürdüm. Bardak yüzlerce parçaya ayrılırken benim yaptığım tek şey saf saf bakmak oldu. Justin'in sesini duymam ile harekete geçtim.
"Hey? Orada her şey yolunda mı?"
"Ah evet, Tanrım. Bieber bir daha öyle gülmemelisin tamam mı?"
Bu sefer konuşan Justin değil annemdi.
"April! Her şey yolunda mı tatlım?"
"Siktir!"
Ettiğim küfür ile birlikte telefonu Justin'in suratına kapadım. İsmimi duymuş olma ihtimali var mıydı?
-
bu kız çok salak ahgfvaşghjmdklfşöçjmhjmöşdfklmnbmhdbf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
texting // jb
Fanfiction"Hayatıma aniden girmene minnettarım. Seni seviyorum, gülüşünü, kalbinin güzelliğini, suratında ki her bir çizgiyi, boynunda olan o küçük beni... Seni tüm benliğin ile seviyorum April."