fifty-seven

5K 292 151
                                        

Ed Sheeran - Kiss Me

°
Bugün babamın ölüm yıldönümüydü. Her yıl giderdim, eğer bu yıl gitmezsem vicdan azabı bana ağır gelirdi.

Düşünebildiğim bir şey yoktu. Sadece, siyahlara bürünmüştüm. Kıyafetlerim bugüne özeldi. Babam için.

Evden çıktığımda telefonumu kapattım ve montuma sarıldım. Nisan gelmesine rağmen hava hala soğuktu ve bu benim moralimi bozuyordu.

Mezarlığa kısa bir sürede ulaşmıştım. Babamın olduğu yere doğru ilerlerken adımlarım hızlandı. Babama kavuşmak istiyordum. Mezar taşına sarılmak ve belki de birazcık ağlamak.

İlk olarak mezarın yanına oturdum ve yanımda getirdiğim suyu döktüm. Toprak canlansın istedim, sanki babam canlanabilirmiş gibi.

Daha sonra ise ellerimi ıslak toprakta gezdirdim. Bunu her yaptığımda babamın saçlarımı okşaması aklıma geliyordu. Gözyaşlarım doldu, birer birer yanaklarımdan süzüldüler.

Ben ise, ıslak toprağın yanında saatlerce oturdum.

°

Odamın kapısı çaldığında, "Gir," diye bağırdım. Annemin gelmesini bekliyordum fakat kapıdan kafasını uzatan sarı kafa görünce birden heyecanlandım. Ayağa kalktığımda kapıyı kapattı ve bana sarıldı.

"Keşke bana söyleseydin, seninle gelirdim," dedi ve saçlarımı öptü.

"Canını sıkmak istemedim. Hem iyiyim ben. Ziyaret ettim geldim."

Gülümsedi.

"Bugün annen evde olmayacakmış," dedi ve göz kırptı.

"İnanmam."

Kahkaha atmaya başladık.

"Nereye gidiyormuş annem?"

"Bilmiyorum, kızım sana emanet dedi."

"Yanlış yapmış," diyerek sırıttım.

Yatağıma oturdu ve ceketini çıkardı.

"Soyunmayacaksın herhalde?"

Dediğimde sırıttı.

"Bunu mu hayal ediyorsun?"

Masamda duran kalemi O'na fırlattım fakat o kalemi tuttu. Refleks.

°

"Annem yarın Kanada'ya gitmemi istiyor. Babamı görmeye."

Justin söze başladığında araya girmedim ve anlatmasını bekledim.

"Babamın yanına gitmeli miyim? Açıkçası korkuyorum; beni görünce vereceği tepkiden, kovup kovmayacağından, karısının beni kabul etmeyeceğinden. Her şeyden korkuyorum."

Yatakta yatıyorduk fakat bana uzaktı. Sağ elini tuttum, elimin içine aldım.

"Korkmamalısın, yüzleşmelisin."

Suratıma bakmadan saçlarım ile oynamaya başladı.

"Nasıl bu kadar güçlü olabiliyorsun April?"

Derin bir nefes aldım.

"Benim yaşamam gereken bir hayatım var. Yaşadığım hiç bir acı çevremdeki insanları tam olarak etkilemiyor. Acılarımı tek başıma dindiriyorum. Okulda herkes bana destek oluyor ya da ailede. Ama eve döndüğümde gene tekim ve en acısı ne biliyor musun? Ben bunu 10 yaşında anladım. Ben çocukluğumu yaşayamadım Justin."

Beni kendine saklamak istermiş gibi kollarının altına çekti.

"Benim çocukluğum babam ile yok oldu. Geri gelmeyecek, babam gibi."

Saçlarımı öptü.

"Şş," dedi.

Sanırım ağlıyordum.

"Babamda beni 3 yaşında iken terk etti. Yapabileceğim bir şey yok. Sadece bu. Babamla ilgili tek bildiğim şey bu. Bir de 2 çocuğunun daha olduğu. Bu o kadar acı bir gerçek ki, bazen düşününce keşke hiç var olmasaymışım diye düşünüyorum."

Elimi ağzına kapattım.

"O cümleyi bir daha söyleme. Sen benim yaşama nedenimsin."

Justin gülümsedi, ne kadar içten olduğu tartışılırdı.

Kafasını eğdi ve gözyaşlarımı öptü. Her birini teker teker öptü. Gözlerimi kapadım ve O'na sığındım. Kokusunu içine çekerken artık Justin'in tamamen bana ait olduğunu düşünüyordum.

kimyadan 49 aldım bana 1 puan vermeyen hocaya gelsin bu bölüm bak gene sinirlerim bozuldu

neyse siz vote ve yorumlarınız ile beni mutlu edersiniz😽

texting // jbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin