Justin: Dün gelmedin?
Justin: Bir sorun mu var?
April: Birini ziyaret etmem gerekiyordu, özür dilerim
April: Bu hafta okula gelmeyeceğim
April: Haftaya görüşürüz
Justin: Bir şey mi oldu doğruyu söyle
Justin: Kimi ziyarete gittin
April: Amcamı Justin
April: Bu anlayabileceğin bir konu değil tamam mı?
April: Karışma
Justin cevap yazmayınca O'nu kırdığımı düşündüm. Ama gerçek şu ki; hiç bir insan amcasının, birini öldürdüğü için hapishanede olduğunu anlatmak istemezdi. Hele ki o ölen kişi babamsa.
Büyük annem ile papatya çayı içiyorduk ve bana dedemle fotoğraflarını gösteriyordu.
Klasik bir gün.
"April?"
Büyük anneme döndüm, onu dinlemediğimin farkına varmış olmalıydı.
"Pardon büyük anne."
"Kimi düşünüyorsun?"
Bunu demesini beklemiyordum.
"Sadece... Biri işte, çok önemi yok."
Aynen, hayati değer ama bunu büyük annenin bilmesine gerek yok.
İç sesim gene haklıydı.
"Seni bu kadar uzaklara götürebiliyorsa önemli biri olmalı," dedi ve elini elimin üstüne koydu.
"Yoksa sen aşık mı oldun?"
Elimi hemen geri çektim ve ayağa kalktım.
"Uyumam gerek."
"Saat daha 7 April."
Sessiz bir küfür mırıldandım.
"Kitap okurum."
°
April: Justin özür dilerim
April: Sadece bugünler pek iyi geçmiyor
April: Negatifliğimi sana yansıtıyorum
Justin: Yardımcı olabileceğim bir konu mu?
April: Benden soğuyabileceğin bir konu desek daha iyi olur
Justin: Senden asla soğumayacağım
Justin: Bunu kafana sok gerizekalı
April: Aptal
:D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
texting // jb
Fanfiction"Hayatıma aniden girmene minnettarım. Seni seviyorum, gülüşünü, kalbinin güzelliğini, suratında ki her bir çizgiyi, boynunda olan o küçük beni... Seni tüm benliğin ile seviyorum April."