Mutluydum. Aşırı mutluydum ve bu suratıma yansıyordu. Justin ile artık sevgiliydik."Hava soğudu, kalkalım istersen?"
Ayağa kalktım ve beraber arabasına ilerledik. Bu gecenin bu kadar mükemmel olmasını beklemiyordum. Hatta bu geceyi beklemiyordum bile.
Justin beni eve bıraktıktan sonra gitmişti ve bende pijamalarımı giyip yatağıma uzanmıştım. Mesaj sesini duyunca heyecanla telefonuma uzandım. Mesajı Justin'den bekliyordum, Jack'den değil.
Jack: Beyaz atlı prensini bulmuşsun
Jack: Bende seni yeni buldum April
Jack: Bırakmaya niyetim yok
Buda neyin nesiydi böyle? Jack benim arkadaşımdı, ilerisi zaten asla olamazdı. Mesajlarını cevapsız bırakmayı tercih ettim.
°
"Ya bırak kolumu!"
Okulun ortasında kolumdan sürükleniyordum ve herkes benim bu aciz halimi izliyordu. Bir taneside yardım edeyim demiyordu.
"Mesajıma cevap verseydin seni meşgul etmeyecektim April."
Jack'in sesi bile itici gelmeye başlamıştı.
"Bazen gerçekten psikopat olduğunu düşünüyorum," dedim ve boşluğundan yararlanarak malum yerine tekme attım. Kolumdaki parmakları gevşerken kendimi arkaya doğru attım. Koşsaydım bana yetişemezdi. Ama koşmama gerek kalmamıştı.
"Birileri benim sevgilimi, zorla götürmeye çalışmış."
Aşık olduğum ses kulaklarıma dolduğunda koridorda salına salına yürüyen Justin'e döndüm. Jack yeni yeni kendine geliyordu.
"Amacım sevgilini rahatsız etmek değil, konuşmaktı."
Justin sahte bir kahkaha attı.
"Evet insanlar genelde birbirini sürükleyerek konuşurlar. Değil mi Jack?"
Jack acıdan öldüğü için Justin'e cevap vermemişti. Justin ise yanıma geldi ve elimi tuttu.
"Gel," dedi gülmeye çalışarak.
"Neye gülüyorsun?"
"Orasına tekme mi attın?"
Kaşlarımı çattım.
"Başka ne yapacaktım?"
Beni göğsüne yasladı ve saçımı öptü.
"Kendini savunma biçimine hayran kaldım," diyerek göz kırptı.
"İstersen sanada yapabilirim?"
Gözleri büyürken beni daha çok kollarının arasına aldı.
°
Justin: Mor kalemin bende kaldı
Justin: Neyse ki en sevdiğim renk mor
Justin: Bu kalem artık benim
April: Lacivert bilekliğin bende kaldı
April: Neyse ki en sevdiğim renk lacivert değil
April: Olsun gene de benim
Justin: İnsanı deli edersin
Justin: İyi bak bilekliğime
April: O kadar güzel bir bileklik değil
Justin: Dedi şu an bileklikten kokumu almaya çalışan sevgilim
Gözüm hemen pencereye gitti. Arabasının içinden bana el sallayan Justin'i görünce suratımı tebessüm aldı.
Penceremi açtığımda o da arabasının penceresini açtı.
"Ne işin var burda?"
"Sevgilimin yanına gelemez miyim? Kokumu özlemişsindir hem."
Aramızda her ne kadar mesafe olsada yamuk gülüşünü görmüştüm.
"Yanına gelmemi ister misin Ap?"
Düşünüyormuş gibi yaptım.
"Çıkarken borulara dikkat et, malum bugün tırmanma becerilerini geliştireceksin."
°
hikaye final olsun mu? yoksa devam edeyim mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
texting // jb
Fanfiction"Hayatıma aniden girmene minnettarım. Seni seviyorum, gülüşünü, kalbinin güzelliğini, suratında ki her bir çizgiyi, boynunda olan o küçük beni... Seni tüm benliğin ile seviyorum April."