fourty-nine

5.8K 317 66
                                    


Mutluydum. Aşırı mutluydum ve bu suratıma yansıyordu. Justin ile artık sevgiliydik.

"Hava soğudu, kalkalım istersen?"

Ayağa kalktım ve beraber arabasına ilerledik. Bu gecenin bu kadar mükemmel olmasını beklemiyordum. Hatta bu geceyi beklemiyordum bile.

Justin beni eve bıraktıktan sonra gitmişti ve bende pijamalarımı giyip yatağıma uzanmıştım. Mesaj sesini duyunca heyecanla telefonuma uzandım. Mesajı Justin'den bekliyordum, Jack'den değil.

Jack: Beyaz atlı prensini bulmuşsun

Jack: Bende seni yeni buldum April

Jack: Bırakmaya niyetim yok

Buda neyin nesiydi böyle? Jack benim arkadaşımdı, ilerisi zaten asla olamazdı. Mesajlarını cevapsız bırakmayı tercih ettim.

°

"Ya bırak kolumu!"

Okulun ortasında kolumdan sürükleniyordum ve herkes benim bu aciz halimi izliyordu. Bir taneside yardım edeyim demiyordu.

"Mesajıma cevap verseydin seni meşgul etmeyecektim April."

Jack'in sesi bile itici gelmeye başlamıştı.

"Bazen gerçekten psikopat olduğunu düşünüyorum," dedim ve boşluğundan yararlanarak malum yerine tekme attım. Kolumdaki parmakları gevşerken kendimi arkaya doğru attım. Koşsaydım bana yetişemezdi. Ama koşmama gerek kalmamıştı.

"Birileri benim sevgilimi, zorla götürmeye çalışmış."

Aşık olduğum ses kulaklarıma dolduğunda koridorda salına salına yürüyen Justin'e döndüm. Jack yeni yeni kendine geliyordu.

"Amacım sevgilini rahatsız etmek değil, konuşmaktı."

Justin sahte bir kahkaha attı.

"Evet insanlar genelde birbirini sürükleyerek konuşurlar. Değil mi Jack?"

Jack acıdan öldüğü için Justin'e cevap vermemişti. Justin ise yanıma geldi ve elimi tuttu.

"Gel," dedi gülmeye çalışarak.

"Neye gülüyorsun?"

"Orasına tekme mi attın?"

Kaşlarımı çattım.

"Başka ne yapacaktım?"

Beni göğsüne yasladı ve saçımı öptü.

"Kendini savunma biçimine hayran kaldım," diyerek göz kırptı.

"İstersen sanada yapabilirim?"

Gözleri büyürken beni daha çok kollarının arasına aldı.

°

Justin: Mor kalemin bende kaldı

Justin: Neyse ki en sevdiğim renk mor

Justin: Bu kalem artık benim

April: Lacivert bilekliğin bende kaldı

April: Neyse ki en sevdiğim renk lacivert değil

April: Olsun gene de benim

Justin: İnsanı deli edersin

Justin: İyi bak bilekliğime

April: O kadar güzel bir bileklik değil

Justin: Dedi şu an bileklikten kokumu almaya çalışan sevgilim

Gözüm hemen pencereye gitti. Arabasının içinden bana el sallayan Justin'i görünce suratımı tebessüm aldı.

Penceremi açtığımda o da arabasının penceresini açtı.

"Ne işin var burda?"

"Sevgilimin yanına gelemez miyim? Kokumu özlemişsindir hem."

Aramızda her ne kadar mesafe olsada yamuk gülüşünü görmüştüm.

"Yanına gelmemi ister misin Ap?"

Düşünüyormuş gibi yaptım.

"Çıkarken borulara dikkat et, malum bugün tırmanma becerilerini geliştireceksin."

°

hikaye final olsun mu? yoksa devam edeyim mi?

texting // jbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin