Justin ile yaklaşık 3-4 gündür konuşmuyorduk. Ne o bana yazmıştı ne ben ona. Okulun bahçesinde oturmuş etrafa bakıyordum. Okula yarım saat erken geldiğim için daha kimseler yoktu.
15 dakika daha tek başıma oturdum ve daha sonra öğrenciler gelmeye başladı. Gözlerim O'nu arıyordu. Her zamanki gibi.
Ama O'nun yerine yanıma gelen Ryan'a odaklandım.
"Selam April."
"Selam."
Ryan yanımdaki yerini alırken elinden telefonu çıkarıyordu.
"Justin'i gördün mü?"
Ryan'ın sorusu üzerine suratına baktım ve hayatımın hatasını yaptım.
"Kanada'ya gitti ya."
Bunu söylemem ile Ryan gülmeye bende gözlerimi pörtletip O'na bakmaya başladım.
"Nereden biliyorsun Kanada'da olduğunu?"
"Şey..."
Sözümü kesti.
"Bilinmeyen numara sen misin April?"
Kahkaha attım.
"Bilinmeyen numara ne be?"
Ryan'ın şüpheli bakışları yumurşarken benimle gülmeye başladı.
"Bir süredir kızın biri Justin'e yazıyor. Bende okuldaki tüm kızlara soruyorum. Yoksa bulmamız imkansız."
"Benim olabileceğimi düşünmen bile komik."
Ryan özür dilemek için ayağa kalktı ve çantasını yanına aldı.
"Özür dilerim bayan. Siz çiçek açmaya devam edin."
İsmimin anlamı Nisan olduğu için hep benimle dalga geçerdi.
"Gerizekalı!"
Ayağa kalkıyormuş gibi yaparken kaçtı. Ben ise kapıda bize doğru bakan Justin'e odaklandım.
Ryan'ın ona doğru geldiğini görünce gözlerini benim üzerimden çekti.
Bir şeyler döndüğünün farkındaydım. Justin biliyor olabilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
texting // jb
Fanfiction"Hayatıma aniden girmene minnettarım. Seni seviyorum, gülüşünü, kalbinin güzelliğini, suratında ki her bir çizgiyi, boynunda olan o küçük beni... Seni tüm benliğin ile seviyorum April."